O son adımı da atarsan kalanların hepsinden fazlasını görürsün. | Open Subtitles | لو إستطعت أن ترتقي تلك الخطوة الأخيرة، فسترى أبعد من الباقين. |
Ormanda uzun süre kıpırdamadan yeterince beklersen gizli bir mücadelenin izlerini görürsün. | Open Subtitles | أنّك إن لازمت الغابة مدّة طويلة كفاية، فسترى دلالات على نزاع خفيّ... |
Ormanda uzun süre kıpırdamadan yeterince beklersen... gizli bir mücadelenin izlerini görürsün. | Open Subtitles | ،أنّك إن لازمت الغابة مدّة طويلة كفاية ...فسترى دلالات على نزاع خفيّ |
Yazdıklarımı incelerseniz, röportaj yaptığım kişilerin dengeli bir portresini verdiğimi görürsünüz. | Open Subtitles | إن نظرت جيداً في أعمالي فسترى أنني أحاول تقديم أعمال متوازنة |
Elinize bir çeşit mikroskopla bakarsanız, sadece enerji dalgaları görürsünüz. | Open Subtitles | إن وضعتها تحت الميكروسكوب المناسب فسترى كتلة من الطاقة تتذبذب |
Yakından bakarsan, orada bir kapı olduğunu göreceksin. | Open Subtitles | إن نظرتَ بتعمن، فسترى أن هنالك باباً في الأعلى |
Yukarıda tepe örtüsü üzerinde, yanımda otursanız ve doğal orman ekosistemlerinden farklı bir yöne dönseniz, bunun gibi sahnelerde de görürdünüz. | TED | في المظلة، لو كنت جالسا بجانبي، وإذا درت حول تلك النظم الايكولوجية للغابات الأولية، فسترى مشهدا من هذا القبيل. |
Daha çok yaklaşınca kumsalı daha iyi göreceksiniz, aşağıdaki suyun dalgalarını göreceksiniz. | TED | إذا أخذت نظرة أقرب فسترى هذا الشاطئ بصورة أفضل، ستتمكن من رؤية الأمواج في تلك المياه. |
Bu kelepçelerden kurtulunca nasıl ilginç olacağımı görürsün. | Open Subtitles | حالما أتحرر من هذه الأصفاد فسترى العجب الذي تتوسّمه فيّ. |
"Nehrin kıyısında yeterince oturursan düşmanlarının cesetlerinin su üzerinde yüzdüğünü görürsün." | Open Subtitles | "اذا جلست بجانب النهر لمدة طويله" "فسترى جثث أعدائك طافيه" |
Ama gövdesine baktığında ne kadar sağlam olduğunu görürsün. | Open Subtitles | "لكن إذا ما نظرت إلى جذعها فسترى مدى ثباتها" |
Arzularına kapılırsan, sadece hayalleri görürsün." | Open Subtitles | " تمسك بالرغبة ، فسترى فقط الظواهر " |
Peter'ı görürsem, yüzüğü görürsün. | Open Subtitles | أرى (بيتر)، فسترى الخاتم |
Çünkü bir şeye farklı dalga boylarında ışıkta baktığınızda farklı şeyler görürsünüz. | TED | لأنّك إن نظرت إلى شيء ما عبر أطياف ضوئية مختلفة، فسترى أشياء مختلفة. |
Bence etrafınıza bir göz atarsanız, o yabancının ben olmadığımı görürsünüz. | Open Subtitles | أعتقد أنك إذا أمعنت النظر فسترى أنني لست أنا الغريبة |
Bu protestoculara bakacak olursanız, memeleri olan erkeklerle, koltuk altları kıllı kadınları görürsünüz. | Open Subtitles | فسترى رجالاً بأثداء ونساءً يظهر الشعر تحت إبطهن |
Ama tavanın öteki tarafını aydınlatırsanız her bir küçük mavi ışığın, aslında ışıl ışıl parıldayan ve başka zaman gözle görünmeyen, boncuklu liflerden oluşmuş perdelerle çevrili olduğunu görürsünüz. | Open Subtitles | لكن سلّط ضوءاً بجانب السقف، فسترى حينها أن كل مصباح أزرق صغير محاط بستارة من خيوط متوهّجة ومحبّبة، |
Kırmızı ışınları takip edersen fotomultiplikatör tüplerle kristal kafes arasında bağlantı olmadığını göreceksin. | Open Subtitles | حسنا... إذا تتبّعت هذا الشعاع الأحمر فسترى أنه ليس هناك مسار واضح... بين أنبوب مضخّم الفوتونات و الغشاء الكريستالي |
- Eğer türünü umursuyorsan, bu delinin yaptıklarının yok oluşlarını garanti ettiğini göreceksin. | Open Subtitles | فسترى ما سيفعله هذا المجنون هو ضمان دمارهم ! لتذهب للجحيم |
Hangi duvara bakarsanız bakın kendinizin bir yansımasını görürdünüz. | Open Subtitles | حيث أي حائط تنظر إليه فسترى صورة لنفسك |
Salerno'ya bir bot içinde gidiyorsanız sizi ve geçeceğini geçitleri kuşatmış dağları görürdünüz. | Open Subtitles | ...أذا كنت تقترب من (ساليرنو) على متن قارب فسترى الجبال تحيط بك وبالطرق.. التـى ستـسلـكـهـا مـن كـل صـوب |
Bence bir bakarsanız paranızın iyi ellerde olduğunu göreceksiniz. | Open Subtitles | أظن أن لو ألقيت نظرة عليه فسترى أن مالك في أيدي أمنه |