Teksas'ta onu durdurabilecek biri varsa o da sensin sanıyordum. | Open Subtitles | فكرت أنه لو كان يمكن لأى أحد فى تكساس أن يوقفه فسيكون أنت |
O şerefsizi yakalayabilecek biri varsa o da sensin. | Open Subtitles | لو كان بإمكان أيّ شخص النيل من الساقط، فسيكون أنت. |
Onunla temas kurabilecek biri varsa o da sensin. | Open Subtitles | أنت ابنه، وإن تمكن أحد من التواصل معه فسيكون أنت. |
İnan bana, unutacağım bir oğlum varsa bu kesinlikle sen olursun. | Open Subtitles | صدقني، إذا كنت سأنسى احد ابنيّ فسيكون أنت |
Eğer birini vuracaksam, o kişi sen olursun. | Open Subtitles | إذ كنت سأطلق النار على أحد فسيكون أنت |
Beysbol sahasındaki enkazdan çıkacak biri varsa o da sensin diye düşündüm. | Open Subtitles | كنت أعلم اذا خرج شخص من الملعب الآن فسيكون أنت. |
Çünkü, bu içinde olduğumuz boktan ve saçma sistemin... menfaatlerinden yararlanmayı hak eden birisi varsa... o da sensin. | Open Subtitles | لأنه لو كان هناك شخص يستحق جني الأرباح من هذا النظام الغريب والفاشل الذي نعيشه فسيكون أنت |
Dedektifin odadan çıkarılmasını engelleyecek biri varsa o da sensin. | Open Subtitles | إذا كان يتواجد شخصاً ما قادر على منع المُحققة من أن تتحرك من مكانها ، فسيكون أنت |
Eğer hayatımda bir kez olsun iyi biriyle tanıştıysam, o da sensin diyordum. | Open Subtitles | أني إن قابلت رجل طيباً فسيكون أنت |
Kovulacak biri varsa McKenzie, o da sensin. | Open Subtitles | إن كان هناك من سيُطرَد، (ماكينزي)، فسيكون أنت. |
Eğer ki biri kovulacaksa McKenzie, o da sensin. | Open Subtitles | إن كان هناك من سيُطرَد، (ماكينزي)، فسيكون أنت. |
Valhalla'ya gitmeyi hak eden biri varsa o da sensin. | Open Subtitles | إن كان هناك من يستحق أن يذهب إلى (فالهالا) فسيكون أنت |
B-ben düşünmüştümki eğer biriyle kontağa girerse bu sen olursun Sandy. | Open Subtitles | ظننت فقط إن أرادت التقرب لأحد يا (ساندي) فسيكون أنت |
Eğer bunu Martha Kent'e karşı kullanırsan, mükemmel bir kadınla iyi bir iş yapma fırsatını kaçıran sen olursun. | Open Subtitles | وإذا أمسكت بهذا ضد (مارثا كنت)، فسيكون أنت من سيخسر... فرصة للقيام... بعمل خير مع امرأة عظيمة |