- Bu yüzden oyunculukta, kayakta ve teniste başarısız oldum. | Open Subtitles | لهذا فشلت في التمثيل و التزحلق و في طاولة التنس |
Dünyada neredeyse bütün istihbarat örgütleri tarihteki büyük olayları öngörmede başarısız olmuştur. | Open Subtitles | تقريبا كل الوكالات الاستخباراتية فى العالم فشلت في توقع الأحداث التاريخية الكبرى |
Plânının pek çok açıdan başarısız olmasına rağmen oldukça iyi iş çıkardın. | Open Subtitles | بالنظر إلى أنَّ خطتك فشلت في العديد من النواحي, لقد أحسنت صنعاً. |
Seni aklımdan çıkarmayı bir türlü başaramadım 4 Temmuz'dan beri. | Open Subtitles | لقد فشلت في عدم التفكير بكِ منذ الرابع من يوليو |
Şuandan itibaren eğer bir hata yaparsam veya herhangi birşeyi berbat edersem beni istediğin şekilde cezalandırmakta özgürsün. | Open Subtitles | لكن من الآن فصاعداً إذا إرتكبت خطأ أو فشلت في شيء يمكنك تأديبي بالطريقة التي تفضلها |
Oh, sadece aptal bir eğlence şovunun seçmesini batırdım. | Open Subtitles | أوه، لقد فشلت في تجربة لأستضيف برنامج ترفيهي اخباري غبي |
Gerçek zayıflıklarım, gerçek tahminlerim hakkında birdenbire şeffaf olmak benim işime gelir, çünkü bilirim ki eğer başarısız olursam suçlanmayacağım, yardım etme ya da yardım isteme konusunda başarısız olmak dışında. | TED | فجأة يصبح من مصلحتي أن أكون شفافاً من ناحية نقاط ضعفي الحقيقية، توقعاتي الحقيقية، لأني أعلم أنني لن أٌلام إن فشلت، لكن الأمر مختلف إن فشلت في المساعدة أو طلب المساعدة. |
Ve bu, TED Afrika'da çok net bir şekilde tartışıldı: verilmiş olan yardımların tamamına yakını Afrika'yı kendi ayakları üzerine kaldırmakta kesinlikle başarısız oldu. | TED | و هذا تم مناقشته بفصاحة في تيد أفريقيا: كل المعونات التي تم تقديمها فشلت في مساعدة إفريقيا لتقف على قدميها. |
Herkese doğruyu kabul etmelerini söyleyip duruyordum, ancak doğrunun hakiki yerinden şüphe etme konusunda başarısız oldum. | TED | دائمًا ما كنت أقول للآخرين أن يتقبّلوا الحقيقة، لكنني فشلت في أن أعطي للشك مكانه الصحيح. |
Bu büyük boşalmış duvara baktım, bilirsiniz, üç tane yalnız fotoğraf ordaydı, bilirsiniz, çok hoş fotoğraflar ve ben sanki başarısız olmuş gibiydim. | TED | طالعت هذا الجدار الخاوي الكبير، ثلاث صور وحيدة كانت هناك، صور جميلة للغاية وكنت في حالة مثل، لقد فشلت في هذا. |
Hoşgörü, tevazu ve itaatkarlıkta başarısız oluyorum. | Open Subtitles | يبدو أنّي فشلت في الإحسان، التواضع و الطاعة. |
Kurallara uyarken başarılı olduğumda bile... aslında başarısız oluyorum çünkü başarırken bile gururluyum. | Open Subtitles | حين نجحت في طاعة الأوامر .. فشلت في الوقت ذاته لأنّي لازلت أملك كبرياء النجاح. |
Bütün kabahat sizde değil, bayım. Ben de hayat denen görevde başarısız oldum. | Open Subtitles | لست وحدك المسؤول، سيدي أنا أيضا فشلت في الحياة |
Konuşarak sıyrılamayacağım bir şeyde mi başarısız oldum? | Open Subtitles | لقد فشلت في شيء لم أستطِع أن أجد له مخرجاً ؟ |
Denediğin her şeyde başarısız oldun! | Open Subtitles | و في بعض الأحيان يمكن أن أكون أحمقاً لقد فشلت في كل شيء حاولت فيه، |
Eğer seni geri götürmezsek, senin sınavımızda başarısız olduğunu bilecek ve dönmeyecek. | Open Subtitles | لو لم نعيدك، سيعرف انك فشلت في تحدينا ولن يعود ابدا. |
- Başını dertten uzak tutmak için. - Bunu da başaramadım. | Open Subtitles | لأبقيك بعيدا عن المشاكل، والذي من الواضح أنّني فشلت في ذلك. |
Üzgünüm, efendim, başaramadım! başaramadım, başaramadım, başaramadım! | Open Subtitles | أنا آسف , سيدي , لقد فشلت في مهمتي فشلت , فشلت , فشلت |
Uzak durmaya çalıştım ama başaramadım. | Open Subtitles | حاولت أن أبقى بعيداً ولكن فشلت في نهاية الأمر. |
Ama içeride baba olarak berbat bir iş yaptın. | Open Subtitles | .. لكن الصورة الصغرى لقد فشلت في كونك أبًا |
Tek gitmek istediğim okulun seçmelerinde de sıçıp batırdım. | Open Subtitles | لقد فشلت في ارتياد المدرسة الوحيدة التى رغبت فيها طوال حياتي |