Arkadaşlarım ve ben, sandalla aldığımız malzemeleri çoktan elimizden alan bir gruba bağlıyız. | Open Subtitles | لأنّي وقومي فعليًا مِلك للجماعة التي أخذت مؤن ذلك القارب. |
Artık geç kaldın kapüşonlu. Gaz çoktan yapacağını yaptı. | Open Subtitles | فات الأوان أيها المُقلنس، الغاز أدّى عمله فعليًا. |
Çocuklar sakinleştirici etkisinde. Onları çoktan hazırladım. Ayin için. | Open Subtitles | الأطفال مخدرون، لقد حضّرتهم فعليًا للشعيرة. |
Bunun yapılmasıyla ilgili fikirler uzun yıllardır Zaten var. | TED | وكانت الأفكار حول القيام بذلك حولنا فعليًا منذ عقود من الزمن. |
Malcolm X nasıl olur da gizlice bölgeme o adamın karısıyla buluşmaya gelip Zaten yeterince gergin olan zencilere bizzat konuşma yapar? | Open Subtitles | ويلتقي زوجة الآخر، ويخطب فعليًا في هؤلاء الزنوج المتحمسين بالفعل. |
Her nasılsa, bunu söylemen, kulağa gerçekten kadınları öldürdüklerini getiriyor. | Open Subtitles | نوعا ما، عندما تقول ذلك، يبدو فعليًا وكأنك تقتل النساء. |
çoktan gül dikeniyle zehirledi bile. Bu kemiği günbatımına kadar istiyor. | Open Subtitles | سممته فعليًا بأشواك الورد، وتودّ هذه العظمة بحلول المغيب. |
Ve gidip alması için Hasat kızlarını çoktan gönderdim. | Open Subtitles | وأرسلت فعليًا فتيات الحصاد لجلب بعض الأشواك. |
Bazı insanlara çoktan saldırılmıştı bile. | Open Subtitles | حتّى أنّ البعض تعرض للضرب فعليًا |
Ayrıca plan çoktan harekete geçti. | Open Subtitles | كما أن الخطة قيد التنفيذ فعليًا. |
çoktan Curtis, Lance, Evelyn ve hatta Susan'ın peşine düştü. | Open Subtitles | إنه فعليًا لاحق (كورتس) و(لانس) و(إيفلين) وحتى (سوزان) و(ثيا) مسافرة. |
Aslında öleceğini çoktan kabullenmişsin. | Open Subtitles | لستِ تبالين، إنّك سلّمت للموت فعليًا. |
- ...eminim onu çoktan denemişsindir. | Open Subtitles | -أجل . -{\pos(190,220)}.أوقن أنّك حاولت فعليًا تعقّبه |
Buraya geldiğimde Gregory çoktan lider olmuştu. | Open Subtitles | لمّا جئت لهنا وجدت (غريغوري) القائد فعليًا. |
Olay şu ki Zaten şehirde bir tane psikopatımız var. | Open Subtitles | السلبيّ هو أن لدينا مختلًا طليقًا في المدينة فعليًا. |
Zaten viskiyi süt ve tarçın katarak zehirlemişsin. | Open Subtitles | إنك سممت البوربُن فعليًا بالحليب والقرفة. |
İstifa edemezsin, çünkü sen Zaten kovuldun. | Open Subtitles | لا يمكنك الاستقالة, لانك كنت مطرود فعليًا |
Zaten bir grup iyiliksever aptala yardım ediyorum. | Open Subtitles | أساعد فعليًا مجموعة من الحمقى فاعلي الخير |
Ve bu tam da bu yüzden gerçekten ırk hakkında konuşuyorum. | TED | ولهذا قررت أن أتحدث فعليًا عن العنصرية. |
Ve yine, bu çok büyük bir basitleştirme ve bu işlemler hakkında gerçekten bildiklerimizi göstermeye başlamyor. | TED | ومرة أخرى، هذا تبسيط مفرط ولا يبدأ في إظهار ما نعرف فعليًا عن هذه العمليات. |