Sally, ... Bazen istemediğimiz şeyler yapmak zorunda kalırız. | Open Subtitles | أحياناً يجب علينا فعل أمور لا نريد عملها |
Kötü adamlar bu şehre gelmek ve korkunç şeyler yapmak istiyordu ama senin baban onları durdurdu. | Open Subtitles | رجال أشرار أرادوا إقتحام المدينة و فعل أمور شنيعة لكن أباكي أوقفهم. |
Kötü insanlara kötü şeyler yapmak bize iyi hissettirir. | Open Subtitles | إن فعل أمور سيئة بأناس سيئين يشعرنا بمتعة ما |
Ve ona Rachel'ın normalde yapmayacağı şeyler yaptırırmış. | Open Subtitles | وإنّها أمكنها أن تحملها على فعل أمور ليست من شيمتها. |
Ve ona Rachel'ın normalde yapmayacağı şeyler yaptırırmış. | Open Subtitles | وإنّها أمكنها أن تحملها على فعل أمور ليست من شيمتها. |
Ama birbirimize korkunç şeyler yapmaya devam edemeyiz. | Open Subtitles | لكن لا يمكننا مواصلة فعل أمور مروعة ببعضنا البعض |
Bana güzel bir şeyler yapmak için tüm gün uğraşmak yerine güzelliği bir yıla yaymaya ne dersiniz? | Open Subtitles | بدلًا من قضاء يوم واحد في فعل أمور لطيفة لأجلي ما رأيكم أن توزعوا اللطف على مدار السنة؟ |
İçimin rahat etmediği bazı şeyler yapmak istedi. | Open Subtitles | أرادت فعل أمور لست مرتاح إليها! |
Harika şeyler yapmak istiyordum ama onun yerine markette tezgâhtar oldum. | Open Subtitles | تعلم، لقد أردت فعل أمور عظيمة ولكن بدلاً من ذلك انتهى بي المطاف في متجر (فاليو) |
Ulaşmak için disiplini olmayan şeyler yapmaya çalışıyorlardı. | Open Subtitles | إنهم يحاولون فعل أمور لا يملكون الانضباط اللازم لتحقيقها |
Çok kötü şeyler yapmaya zorlanmış olabilirim. | Open Subtitles | ربما يتم إجباري على فعل أمور شنيعة |