Alelade bir trafik kazası olmadığını anlayınca "ağır topları çağırmalı" dedim. | Open Subtitles | وإرتفع مدى الإستطلاع ليست المهمة النموذجية ففكرت أن أستدعي الرجال الكبار |
Son olarak düşündüm de, hani The New Yorker dergisinin ölümsüz öngörülerinden bir tane seçip bir yansı daha ekleyeyim dedim. | TED | إذا أفكر في خاتمة لحديثي شيئاً من الرؤية الخالدة لمجلة نيويركر ففكرت بوضع شريحة أخرى |
Çamaşır makinesi hala bozuk, onun için mikrodalgayı kullanayım dedim. | Open Subtitles | الغسّالة معطلة، ففكرت بأن أستخدم المايكروويف بدلاّ عنها. |
Ve düşündüm ki, bu, annem için etkileyici bir kart yapmam için Scratch'ı kullanmak bir fırsat olabilirdi. | TED | ففكرت أنها قد تكون فرصة لاستخدام سكراتش لصنع بطاقة معايدة تفاعلية لأمي. |
bende düşündüm ki, yani, sadece meydanlar çizeceğim içine ve altına gireceğim, ve ortaya çıkan bu şeyleri ve onların neden böyle şekillendiklerini göstereceğim. | TED | ففكرت ان اركز علي الساحات سوف ادلف اليها ومن تحتها واعرض كيفية تنامي هذه الأشياء واريكم لماذا تشكلت هكذا |
Buraya gelip bu işle ilgilenir misin diye sormak istedim. | Open Subtitles | ففكرت في المجيء هنا وارى هل انت لازلت مهتمة بذلك |
Bir uğrayıp ne gibi güçlüklerle uğraştığını bir göreyim dedim. | Open Subtitles | ففكرت أن أظهر وأري ما نوع المتاعب التي تتعرض لها في الوظيفة |
Selam, kuzen. Bir uğrayayım dedim. | Open Subtitles | مرحبا كنت قريبة ففكرت ان اعرج عليك هل كل شئ بخير ؟ |
Yakınlardaydım ve size bir tekne bileti getireyim dedim. | Open Subtitles | لقد كنت قريبة من هنا ، لذا ففكرت أن أخذ تذكرة إليكِ و احضر لكِ هدية صغيرة |
Hayır, ticaret dersimden çıktım da bir uğrayayım dedim. | Open Subtitles | لا أنا فقط أنتهيت من أعمال ففكرت بالوقوف هنا |
Başka bir iş için buraya gelmişken uğrayayım dedim. | Open Subtitles | لقد كنت هنا بشأن قضية أخرى ففكرت بالمرور عليك |
Bir kaç dakikamızın eksik olduğunu farkettim ve şovda söyleyebilirim dedim. | Open Subtitles | ولاحظت بأنه بقيت لدينا دقيقتان ففكرت بأن أؤديها في البرنامج |
Altının tükenmesi, savaşın başladığı zamana denk geldi böylece ben de gidip askere yazılıp kendimi öldürteyim dedim. | Open Subtitles | وانتهي منه الذهب مع بدء الحرب ففكرت في الذهاب الي الحرب لالقي حتفي |
Eve dönüyordum, uğrayıp nasıl olduğuna bir bakayım dedim.. | Open Subtitles | كنت في طريق عودتي من العمل ففكرت بالمرور للاطمئنان |
Sensörlerden biri ya da ikisi bozulmuş olmalı diye düşündüm. | TED | ففكرت أن أحد المستشعرين أو كلاهما كان معطلًا. |
Korkunç derecede güzel bir çift bottu, neredeyse yeni gibi ve ben de düşündüm ki... | Open Subtitles | كان له احذية فضيعة ففكرت ان ابتاع له احذية جديدة |
ben de düşündüm de, eğer adım yazılı mermi bende olursa, kendi kendimi vurmayacağım için, o mermi bana asla isabet etmeyecektir. | Open Subtitles | حسناً, ففكرت بأني لو كنت أنا من يمتلك تلك الرصاصة، فلن تُصيبني أبداً, لأنني لن أُطلق على نفسي النار |
Sadece gelip yardıma ihtiyacın var mı diye görmek istedim. | Open Subtitles | ففكرت أن آتي إلى هنا لأرى إن كنتي بحاجة لمساعدتي |
Bu civardan geçerken uğrayıp kendimi takdim edeyim diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد كُنت بحي مُجاور، ففكرت بالمجئ وتقديم نفسي. |
Tüm para senin olduğuna göre, bende kendime para bulmanın yolunu bulmalıyım. | Open Subtitles | بما أن كل المال لك , ففكرت بطريقة أجني بها المال لنفسي |
İşte bu noktada, minimal invaziv yaklaşım ve Marrow Miner dediğimiz yeni bir icat aklıma geldi. | TED | ففكرت في طريقة للحد من الألم وجهاز جديد نسميه حاصد النخاع |