Yüzlerce kez duyduğun, ve bana ait olan geleneksel motivasyon konuşmalarından biri daha! | Open Subtitles | فقط أحد خطاباتي المألوفة التي سمعتها مئات المرات |
Pembe dizi oyuncularından biri, büyükannemin izlediklerinden biri. | Open Subtitles | فقط أحد أولئك يُصوبنُ الممثلين. الواحد جدتي كَانتْ تُراقبُ. |
Otelin müdürü ve sahibinin tek oğlu olmanın avantajlarından biri. | Open Subtitles | فقط أحد عيوب أن أكون المدير العام و الابن الوحيد لمالك الفندق |
Meteor ucubelerinin merkezinde evlenmenin zorluklarından biri de bu. | Open Subtitles | إنها فقط أحد مشاكل عقد القران بعاصمة العالم لمسوخ النّيزك. |
Sadece sınıf arkadaşlarınızdan biri... ..ünlü hayvanları çalan güçlü bir milyoneri alt etti. | Open Subtitles | لا شئ هنا لتشاهدوه فقط أحد المليونيرات يقوم بسرقة الحيوانات المشهورة |
Hayır, sadece ayak tırnaklarımdan biri kırıldı gibi de, seni çizmeyeyim dedim. | Open Subtitles | لا ، إنه فقط أحد أظافري نوعا ما حاد ولم أرد أن أخدشك به |
Bu sadece insanın kendi başına hâlletmesi gereken şeylerden biri. | Open Subtitles | إنها فقط أحد هذه الأشياء الذي يجب على الرجل التعامل معها بمفرده. |
İtiraf etmeliyim, senin Harlan'ın arkadaşlarının çocukları gibi aklı havalarda biri olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | يجب أن أقر لقد كنت متأكده أنك ستكونين فقط أحد الاطفال الكسولين |
Evet biliyorum, ülkenin en prestijli programlarından biri oluyor. | Open Subtitles | نعم, أعلم, إنها فقط أحد البرامج المرموقة في الدولة |
Taktiksel öpüşme, geniş cephaneliğimdeki silahlardan sadece biri. | Open Subtitles | تبادل القبل التكتيكي هو فقط أحد أسلحة ترسانتي الكبيرة. |
Evet biliyorum, ülkenin en prestijli programlarından biri oluyor. | Open Subtitles | لتذهب لبرنامج الموسيقى الصيفي خاصتهم نعم, أعلم, هذا فقط أحد البرامج المرموقة في الدولة |
İş arkadaşlarımdan biri öldü de bugün. | Open Subtitles | الأمر فقط.. أحد زملائي بالعمل توفي اليوم |
Akıl almaz karışıklıklardan biri işte Will. | Open Subtitles | هذا فقط أحد الإختلاطات المجنونة |
O günlerden biri galiba. | Open Subtitles | أَحْزرُ بأنّه فقط أحد تلك الأيامِ. |
Rambaldi'ye göre, kardeşlerden sadece biri hayatta kalacak. | Open Subtitles | طبقا لرامبالدي، فقط أحد البنات سيبقين. |
Yabancı paraların her an kullanılabilirliği ve çalınabilecek eşyaların varlığı pek çok SS mensubu için Auschwitz'i umulmadık biçimde cazip hale getiren sebeplerden biri oldu. | Open Subtitles | الوفر المتاح من العملات الأجنبية والأشياء الثمينة للسرقة كانت فقط أحد أسباب أن "آوشفيتس" كان باندهاش تعيين جذّاب |
Dünyanın her yerinde sadece en iyi sağlık hizmetlerinden birine sahip olmakla değil, aynı zamanda üçüncü dünya ülkelerine doktor ve malzeme sağlamada en cömert ülkelerden biri olmakla da ünlüler. | Open Subtitles | همأَصْبَحواالمعروفونبالإمتِلاكلَيسَ فقط أحد أفضل أنظمةِ رعاية صحيةِ. لكنكماأنْيَكُونَأحدأكثرالكريمِ بلدان في تَزويد الأطباءِ وأجهزةطبية إلى بلدان العالم الثالثِ. |
Bu da işte, psikolojik şeylerden biri, anlıyor musun ? | Open Subtitles | إنه فقط أحد تلك الأمور النفسية، أتعرفي؟ |
O benim hizmetkârlarımdan biri ancak ona bir şans daha vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكونك فقط أحد رجال الدين ؟ |
O benim hizmetkârlarımdan biri ancak ona bir şans daha vermeyeceğim. | Open Subtitles | لكونك فقط أحد رجال الدين ؟ |