"فقط عبر" - Traduction Arabe en Turc

    • sadece
        
    • yalnızca
        
    Bütün dünya sadece müziğiyle hayatları değiştiren bu adamın iyileşmesi için dua ediyordu bunda başka yardımsever çabaları da var. Open Subtitles العالم بأسره يتمنى الشفاء لهذا الرجل والذي أحدث تغييراً بحياة الناس ليس فقط عبر موسيقاه ولكن أيضاً عبر أعماله الخيرية
    Theremin çalmak vokalist olmaya benziyor tek fark sesiniz gırtlağınızdan çıkmıyor, onu sadece havada kontrol ediyorsunuz ve gerçek bir referans noktanız yok; siz her zaman kulağınıza güvenerek onu ikide bir ayarlıyorsunuz. TED إنه شبيه بأن تصبح مطرباً ، بإستثناء، بدلاً عن أن تخرج الأصوات من حلقك، فأنت تتحكم بها فقط عبر الهواء وليس لديك حقاً نقطة مرجعية. فأنت تعتمد دائماً على أذنيك وتقوم بالضبط بإستمرار.
    İnsanlar orada yaşıyor ve sadece ormanın üstünde gezinmiyorlar. TED يعيش الناس هناك، ولا يطفون فقط عبر الأدغال.
    Ancak sadece tek bir kişi doğru şifreyle bu durumlara girebilir. Open Subtitles ولكن المرء يستطيع دخول كل ولاية فقط عبر "كلمة السر الصحيحة"
    Bütün hayatım boyunca o caddeyi yalnızca bir kere geçtim. Open Subtitles ولكن في حياتي كلها، أنا فقط عبر الشارع مرة واحدة.
    sadece bir araya toplanarak çok kötü olan kış aylarında hayatta kalabiliyorlar. Open Subtitles ..يكنهم البقاء على قيد الحياة فقط .. عبر التكوم معا خلال أشهر الشتاء المروعة
    Vücuda sadece kan dolaşımı yoluyla girebilirdi. Open Subtitles ويمكنها أن تدخل الجسد فقط عبر الجهاز الدموي
    Korkarım ki, beyefendi, sadece arkadaşlarımla yakınlık kurarım. Open Subtitles أخشى, سيدي, أنه يمكنني القبول بالضرب فقط عبر أصدقائي.
    para sistemi bu materyalizmi baki kılar sadece kendi çıkarı olan düzeni korumaz ayrıca bu düzene körlemesine kapılmış sayısız insanı bu düzenin kendi kendini tayin etmiş gardiyanları haline getirmektedir koyunlar artık onları kontrol edecek çoban köpeğine ihtiyaç duymuyorlar. Open Subtitles النظام النقدي يـُديم هذا المادية ليس فقط عبر الهياكل التي تسعى للحفاظ على نفسها لكن أيضا عبر العدد الغفير من الناس
    Kendi başlarına iyileştiğine inanan hastalarım oldu ama sadece sorunlarının yerini şiddet eğilimi aldı. Open Subtitles حسناً لدي مرضى كانوا يعتقدون انهم يملكون شفائاً ذاتياً فقط عبر ان يجعلوا مشاكلهم تظهر في شكل اعمال عنف
    Bunu sadece senin gözlerinden yapabilirdik. Open Subtitles و بامكاننا أن نقوم بهذا فقط عبر عينيكِ أنتِ
    sadece, hepinizi ev yapımı pizza yemeye çağırmak için geldim. Open Subtitles لقد جئت فقط عبر دعوة أي ولكم جميعا إلى البيتزا العشاء محلية الصنع.
    Av kampı artık körfezin sadece 45 kilometre ilerisinde. Ama geçiş riskli olabiliyor. Open Subtitles يبعد مخيم الصيد 48 كيلومتر فقط عبر الخليج، لكن قد يكون عبوره محفوفٌ بالمخاطر
    Ona sadece çıplak bir resim gönderdim. Open Subtitles أنا فقط عبر البريد الالكتروني له صورة عارية.
    Fakat sadece ilerlemeye devam ederek hayatta kalabiliriz bu yüzden cesur, yeni bir adım öneriyorum. Open Subtitles لكننا نستطيع أن نبقى مفعمين بالحيويّة فقط عبر شق طريقنا للخارج لذا أعرض خطوة جديدة جريئة
    sadece yarattığı karakterler yoluyla bir şeyler hisseden bir adam hakkında olacak. Open Subtitles من المفترض يتكلم عن الرجل الذي يُمكنه .الشعور فقط عبر الشخصيات التي يخلقها
    - Bu kapıdan sadece kutsal olmayan yerlere gidebilirsin. Open Subtitles كما لو أنك تستطيع أن تذهب إلى الأماكن الشيطانية فقط عبر هذا الباب
    sadece internetten konuşmuşlar, yani birbirlerini görmemişler diyebilirim. Open Subtitles الاتصال بينهما كان فقط عبر شبكة سرية لذا فأنا شبه متأكد من أنه لا يعرف هيئته. لماذا؟
    Ama hayatlarında sadece telefonla oy vermiş anneler usually for other poor young moms who can't sing. Open Subtitles لَكنَّهن يُصوّتنَ فقط عبر هواتفِهم، عادة لفقيرِ آخرِ وللأمَّهات الشابات اللواتي لا يَستطعنَ الغِنَاء.
    Bu gece yalnızca bizim servisimizde 785 bin kişi, 191 ülkede, ya bir yabancının evinde kalacak ya da birini evinde ağırlayacak. TED الليلة، فقط عبر خدماتنا، 785,000 شخص في 191 بلد سيقيمون في منزل غريب أو يستضيفون أحدًا إلى منازلهم.
    Nasıl? Bu albümleri yalnızca websitelerinde satıyorlar. TED كيف؟ إنهم يبيعونها فقط عبر موقعهم الإلكتروني.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus