Sadece değişim seviyesini görmek için onlara bu bilmeceyi sormaya karar verdim. | TED | لذلك قررت أن أطرح عليهم تلك الأحجية، فقط لأرى وأقيس مستوى التغيير. |
Hayır tanımazdım. Buraya sadece neler olup bittiğini görmek için geldim. | Open Subtitles | لا لم أعرفهم أنني قدمت فقط لأرى ما سبب كل هذا |
Buraya bize göstereceğin şeyi görmek için geldik, arkadaş olmak için değil. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لأرى ما تريد منا أن نشاهده ليس لأكون أصدقاء |
Birkaç gün önce neler olup bittiğini görmek için eBay'i şöyle bir araştırdım, World of Warcraft yazdım, 6.000 eşya çıktı. | TED | تعمقت في إي بي منذ بضعة أيام فقط لأرى ما يحدث، كتبت ورلد أف وركرافت، وحدت 6,000 قطعة |
Sadece seni reddettiğimde yüzünde oluşacak ifadeyi görmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا فقط لأرى النظرة على وجهك عندما أرفضك |
Sırf Deadbolt'un sana yapacaklarını görmek için kabul ediyorum. | Open Subtitles | تبا ً، سأقوم بذلك فقط لأرى ما الذي سيفعلونه بك |
O zaman sırf yüzündeki ifadeyi görmek için yapacağım. İşte bundan bahsediyorum. | Open Subtitles | إذن سأقوم بهذا فقط لأرى النظرة التي ستعلو وجهك ، هذه هي النظرة |
Sırf Deadbolt'un sana yapacaklarını görmek için kabul ediyorum. | Open Subtitles | تبا ً، سأقوم بذلك فقط لأرى ما الذي سيفعلونه بك |
"Bin gezegenden çocuklar öldürürüm sadece gülümsemeni görmek için." bu hayatımda duyduğum en romantik şey, | Open Subtitles | أود قتل أطفال ألف كوكب فقط لأرى إبتسامتك هذا أكثر شيء رومنسي سمعته |
Bütçeleri görmek için bilgisayarına girmek zorundaydım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أقرصن كومبيوتره فقط لأرى ميزانيته |
Neye doğru evrimleştiğimizi görmek için bir milyon yıl yaşamak isterdim. | Open Subtitles | اود العيش لمليون سنة فقط لأرى الى ماذا نتطور |
Çok defa kanının olup olmadığını görmek için onu öldürmek istedim. | Open Subtitles | أنا أغلب الأحيان أريد أن أقتله فقط لأرى إذا هناك أي دم فيه |
Onunla ayrildiginizi duydugumda, yalnizca onun iyi olup olmadigini görmek için onun evine gittim, çünkü onun senden ne kadar çok hoslandigini biliyordum. | Open Subtitles | عندما سمعت أنك إنفصلت عنها ذهبت إلى منزلها فقط لأرى ما إذا كانت بخير لأنني أعرف مدى حبها لك |
Her sabah gizlice nereye sıvıştığını görmek için yolumu birazcık değiştirdim. | Open Subtitles | انعطفت فقط لأرى إلى أين كُنتِ تتسللين في كل صباح |
Ofisimle gecekondu mahallesi arasındaki duvarda bir delik açtım, ve deliğin içine bir bilgisayar koydum hiç bilgisayarı olmamamış,İngilizce bilmeyen İnternetin ne olduğunu bilmeyen çocuklara bir bilgisayar verirsem ne olacağını görmek için. | TED | صنعت فتحة في الحائط حول المنطقة الفقيرة بالقرب من مكتبي، و وضعت جهاز حاسوب هناك فقط لأرى ماذا سيحدث اذا اعطيته لأطفال لم يرو حاسوباً من قبل، لا يعرفون الانجليزية و لا يعرفون ما هو الانترنت. |
Sırf onların işleri nasıl hallettiğini görmek için, anlarsın ya? | Open Subtitles | فقط لأرى كيف يقومون بالعمل أتعرف ؟ |
Eğer Hannah gelip benden sodyum isteseydi, ona verirdim, sadece onunla ne yapacağını görmek için. | Open Subtitles | لو أنها جائت تطلب مني قطعة "صوداوم " سأعطيها لها فقط لأرى ما تفعل بها |
Sadece hâlâ yapıp yapamadığımı görmek için. | Open Subtitles | فقط لأرى إذا كنت لازلت أقدر على فعلها |
Yapabiliyor muyum diye görmek için. | Open Subtitles | فقط لأرى إن كنت أستطيع القيام بذلك. |
Takımın nasıl olduğunu görmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت فقط لأرى كيف حال الفريق |