sırf 'Çok yaşa Stalin' diye bağırdığım için mi hapsedildim? | Open Subtitles | أنني سجنت فقط لأنني صرخت يحيا ستالين وتحيا الثورة العالمية؟ |
sırf üzerinde çok uğraştığı bir şeyi mahvettiğim ve onu... | Open Subtitles | فقط لأنني حطمت شيئاً إجتهدت هي في صنعه وجعلتها تبكي |
sırf insanların aklından geçeni söylüyorum diye pislik mi oluyorum? | Open Subtitles | ماذا؟ أنا وغد فقط لأنني أقول بما في خاطركم جميعاً؟ |
çünkü ben zavallı bir anneyim ve çocuk iyileşiyor olduğundan kıpırdamama izin yok. Öyle söylüyor. | Open Subtitles | فقط لأنني الأم الثكلى ليس علي الذهاب إنه بخير |
Ve bunu söylememin tek nedeni seni çatıda görmek istememem. | Open Subtitles | وأنا أقول هذا فقط لأنني لا أريد أن أراك على السطح. |
Onunla arkadaş olmam seninle arkadaşlığımı azaltmaz ki. | Open Subtitles | فقط لأنني صديقتها، لا يعني أنيي سأقلل من صداقتي لك |
Bana açıkça, sadece insan olduğum için hayatımın kurtarıldığını söylüyorlardı. | TED | ما أخبروني به بكل وضوح، انه تمّ إنقاذي، فقط لأنني أنسان، |
Ve bunları sırf yasak ilişkisini saklı tuttuğum için söylemiyor. | Open Subtitles | وهو لا يفعل هذا فقط لأنني غطيت عليه عن علاقته |
Kusura bakma, biliyorum geç oldu ama sana bir şey söylemem gerek, ve bunu sırf sana güvendiğim için söylüyorum. | Open Subtitles | انظري، أنا آسف، أعلم أنه في وقت متأخر جداً، لكن أريد أن أخبرك شيئاً، وأنا أخبرك فقط لأنني أثق بك. |
sırf senden hoşlanmıyorum diye işimi yapmaktan vazgeçecek değilim. Şimdi şu kaseti bana ver. | Open Subtitles | مهلاً أنت، فقط لأنني لا أحبك لا يعني أن لا سأقوم بواجبي |
sırf gidemediğim için, kuzey tarafa gitmek istediğimi hatırlarsın. | Open Subtitles | تتذكر عندما رغبت الذهاب الى الجهة الشمالية فقط لأنني لم استطع |
sırf başa geçtim diye, başka biri oldum demek değildi. | Open Subtitles | فقط لأنني في السلطة لا يعني انني شخص مختلف |
sırf hayatımı kontrol etmeni istemediğim için. | Open Subtitles | فقط لأنني لا أُريدُك سَيْطَرَة على حياتي الكاملة. |
Büyüyü bırakmanı beklemiyordum, sırf şey diye... | Open Subtitles | بأس , أنا لم أتوقع منكِ أن تتوقفي عن القيام بالسحر فقط لأنني |
Anne, sırf ben okulda kötü bir gün geçireceğim diye, kimsenin kaçıp gitmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | امي ، لايمكنك ترك هذا الشخص يهرب فقط لأنني ربما يكون لي يوم سيئ في المدرسة |
Senden istediğimi yaptığında on bin daha vereceğim, sırf senden hoşlandığım için. | Open Subtitles | وبعد ان تنتهي مما طلبته منك سأعطيك 100000 دولار نقدا اخرى فقط لأنني معجب بك |
çünkü ben denedim ve gerçekten jambon ve dolmalık biberlerin oranını ayarlamak zor. | Open Subtitles | فقط لأنني حاولت صعب جداً ان تجعلي اللحم والفلفل متناسبين |
Gücü yukarıdan ben veriyorum çünkü ben olmazsam işler yürümez. | Open Subtitles | إنه فقط لأنني أعطيك الطاقة من الأعلى. فهو يحتاج أن يولّد الطاقة ليقبلها. |
General, Dünya'ya geri gelmemin tek nedeni geri dönebileceğimin garanti edilmesiydi. | Open Subtitles | أيها الجنرال، جئت إلى الأرض فقط لأنني اطمأننت إلى أنني سأتمكن من العودة |
Sizi müfettiş yapmamın tek nedeni tahkikatı ben devralana dek oyalanacak birine gerek duymamdı. | Open Subtitles | لقد جعلتك مفتشاً فقط لأنني أحتاج إلى شخص لن يوصلنا إلى أي مكان حتى أصبح أنا مستعداً لتولي القضية بنفسي |
Ve bana torpil geçmelerinin tek sebebi de Raca'nın oğlu olmam. | Open Subtitles | إنه كذلك ، إنهم يتحملونني فقط لأنني ابن رجاه |
Zengin olduğum için abartılı bir fiyat verme sakın. | Open Subtitles | أحذرك، لا تعطيني سعر مرتفع فقط لأنني ثرية |