sırf bencilce Cat ile olmak uğruna onun hayatını tehlikeye attın. | Open Subtitles | وضعت حياتها علي المحك فقط لتتمكن بأنانية من أن تكون معها |
sırf o kızla beraber olabilmek için beni hamile bıraktın değil mi? | Open Subtitles | لقد جعلتني حاملا فقط لتتمكن من إبعاد تلك الفتاة؟ |
- Tek ilgilendiğin şey sırf terfi alabilmek için, şu anda kim bilir hangi tehlike içinde olan ajanımı suçlamak. | Open Subtitles | وكل ما يهمك هو إدانة الأعمال لعميلةٍ والتي يعلم الله ما الخطر الذي ينتظرها فقط لتتمكن من توريطها |
Şirketin parasının sırf sen kendini CEO gibi hisset diye çar çur edilmesine göz yummayacağım. | Open Subtitles | لن أواصل السماح بسحب أموال الشركة، فقط لتتمكن من التظاهر بأنّكَ المدير التنفيذي. |
Viyana'daki masum insanları sırf bizi buraya getirtmek için mi öldürdün? | Open Subtitles | (هل قتلت ابرياء في (فيينا فقط لتتمكن من احضارنا إلى هنا؟ |
sırf ablamla çıkabilesin diye beni kullandın! | Open Subtitles | إستغليتني فقط لتتمكن من مواعدة أختي |
Viyana'daki masum insanları sırf bizi buraya getirtmek için mi öldürdün? | Open Subtitles | هل قتلت ابرياء في (فيينا) فقط لتتمكن من احضارنا إلى هنا؟ |
sırf bizi buraya getirmek için mi Viyana'da masum insanları öldürdün? | Open Subtitles | (هل قتلت ابرياء في (فيينا فقط لتتمكن من احضارنا إلى هنا؟ |