Korkmayın. sadece evde nerelere bastığınızı ve kime dokunduğunuzu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | اهدأ، أود فقط معرفة أين خطوتم في المنزل ومن لمستم هناك |
Umursamıyorum bile. Beni ilgilendirmez. sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | لا آبه حتى، ليس من شأني أريد فقط معرفة أنها بخير |
Kesinlikle. sadece oraya gitmeden evvel kimden nefret ettiğimizi bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | اردت فقط معرفة من الذي ينبغي علي أن أكرهه قبل وصولنا |
Hayır, teşekkürler. sadece bu kokunun nereden geldiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | كلا شكراَ، أريد فقط معرفة مصدر تلك الرائحة السيئة |
sadece o gönderdiğinde nereye bakmamız gerektiğini bulmalıyız hepsi bu. | Open Subtitles | علينا فقط معرفة من أين نبحث ، هذا كل شيء |
PV: sadece DC'den Shermaine ve Paul'unki gibi kültürlerarası evliliklerin olduğunu bilmek değil, toplumumuzun onları başarısızlığa uğratmaya programlandığını da kabul etmek. | TED | بريا: وليس فقط معرفة أن الزواج بين الأعراق بين شيرمن وبول من العاصمة موجود، بل معرفة أن مجتمعنا بُرمج لهم ليفشل زواجهم. |
PV: sadece anadillerin öldüğünü bilmek değil. | TED | بريا: ليس فقط معرفة أن بعض اللغات الأم تختفي. |
İkimizin de işe yaramadığımızı bilmeme rağmen sadece aşkı nasıl bırakacağımı bulamamıştım. | TED | وبالتالي علمت أنه لم يجدي نفعا لنا، لم أستطع فقط معرفة كيفية تخطي عقبة الحب. |
-Sorun olur mu? Hayır. sadece gerçekleri bilmem gerek, ki işimi yapabileyim. | Open Subtitles | لا، أردت فقط معرفة كل الحقائق حتى أقوم بعملي |
sadece cezalandırabilmek için bunu kimin yaptığını bilmem lazım. | Open Subtitles | لست غاضباً، أود فقط معرفة من فعل هذا لأعاقبه |
Selâmlar. sadece iyi misiniz bilmek istedim. | Open Subtitles | مرحباً ، أردت فقط معرفة ما إذا كنت على ما يرام |
sadece önceden karnında bir sorun olup olmadığını sordum. | Open Subtitles | أردت فقط معرفة إن كانت أصيبت بأمراض معوية من قبل |
sadece önceden karnında bir sorun olup olmadığını sordum. - Hayır. | Open Subtitles | أردت فقط معرفة إن كانت أصيبت بأمراض معوية من قبل |
sadece nereye bakman gerektiğini bilmiyordun. | Open Subtitles | حسن, عليك فقط معرفة المكان الذي تبحث به. |
Hayır, sadece Nina'nın tutuklandığı zaman kiminle birlikte olduğunu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | لا , أنا أحاول فقط معرفة الشخص الذي كانت تواعده نينا قبل اعتقالها |
sadece kim, ne zaman, neden, bunları öğrenmek istiyorum. O kadar. | Open Subtitles | أريد فقط معرفة كل المعلومات عنها |
sadece bütün bunlardaki rolümü öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أودّ فقط معرفة دوري في خضم كلّ هذا |
Seattle'dan Louise'in Japon Amerikan toplama kampında hayatta kaldığını bilmek değil. | TED | ليس فقط معرفة أن لويز من سياتل نجت من معسكرات الاعتقال اليابانية الأمريكية. |