O şımarık çocuğu yola getirebilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هناك رجل واحد فقط يمكنه التحكم في تلك المزعجة الفاسدة. |
sadece dokunsal bilgiyle bu tür arazilerden başarıyla geçiyor. | TED | وبواسطة المعلومات التي ترسلها أجهزة الإستشعار فقط يمكنه أن يعبر الرجل الآلي هذه المنطقة |
Kimse geçmişte inşa edilen yapıları geliştiremez. sadece taklit etmeyi öğrenebilir. | Open Subtitles | لا أحد يمكنه إدخال تحسينات على مبانى فقط يمكنه تعلم كيف ينسخها |
O hâlde, gerekli gördüğü bu iletişimi bir tek kişiyle, sadece bir tek kişiyle kuruyor olabilirdi. | Open Subtitles | لا, اذن هناك شخص واحد فقط شخص واحد فقط يمكنه ان يُلبى احتياجاتها |
Bu kadar kısa sürede bize o kadar tozu bulabilecek tek kişi var. Kim? | Open Subtitles | هناك رجل واحد فقط يمكنه ان يعطينا الملاحظات من ؟ |
Gerçek şu ki bizi soymaya kalkmak o kadar aptalca ki ancak bir aptal bunu denemeye kalkar. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن مجرد محاولة سرقتنا ستكون تافهة لدرجة أن مغفلا حقيقيا فقط يمكنه أن يحاول ذلك |
Sir Wilfrid ise bir avukattır. sadece bir avukat davanızı mahkemede savunabilir. | Open Subtitles | المحامى فى المحكمة العليا فقط يمكنه أن يترافع فى المحكمة |
Aslında Bay Mortimer, bizi soymaya çalışmak öyle nafile bir çaba olur ki, sadece çok budala biri bu işe kalkışabilir. | Open Subtitles | الحقيقة هي ان مجرد محاولة سرقتنا ستكون تافهة لدرجة ان مغفلا حقيقيا فقط يمكنه ان يحاول ذلك |
fakat o sadece bir prensle evlenebilir.bundan eminim. | Open Subtitles | ولكني أظن بأن القانون يقول بأن أميراً فقط يمكنه أن يتزوج أميرة |
Buraya sadece bir kişi girebilir değeri içeridekilerden öte olan. | Open Subtitles | ربما شخص واحد فقط يمكنه الدخول هنا الشخص الذى يستحق هذا يتمدد بعيدا |
Işçilerin rejimine önderlik edecek sadece bir adam var | Open Subtitles | هناك إنسان واحداً فقط يمكنه قيادة أي نظام عمّالي |
Ölümü kandırma gücü sadece bir kişi tarafından elde edildi ama birlikte çalışırsak biliyorum ki bu gizemi çözebiliriz. | Open Subtitles | لخداع الموت نحتاج لقوة . واحد فقط يمكنه اكتسابها لكن ان عملنا سوية انياعلمانهبامكاننااكتشافالسر. |
Ölümü kandırmak sadece bir kişinin başardığı bir iştir, ama birlikte çalışırsak, bu gizemi çözeceğimizi biliyorum. | Open Subtitles | لخداع الموت نحتاج لقوة . واحد فقط يمكنه اكتسابها لكن ان عملنا سوية انياعلمانهبامكاننااكتشافالسر. |
Şimdi sadece bir muhbirin söyleyebileceği şeyleri biliyorlar. | Open Subtitles | الآن يعرفون من الأشياء المخبر فقط يمكنه أن يعرفها |
...ve aldığın miktarın, sadece üç hafta olduğuna bakarak, ...ilaç desteği olmadan arınmaya başlamak için mümkün olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | و يظن أنه بالكمية التي كنت تتناولها , و بما أنه مرت 3 أسابيع فقط يمكنه بدأ الانسحاب من الادمان بدون الرعاية الطبية |
Ama aramızda en iyi oyununu sergilemese de sergiliyormuş gibi yapabilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | ولكن ، تعلمين ، واحد منّا فقط يمكنه أن يزيّف اللعبة |
Bu idamı durdurabilecek tek bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط يمكنه إيقاف حكم الإعدام |
Ama kasabada bunu çözebilecek tek bir adam var. | Open Subtitles | لكن، هنالك واحد فقط يمكنه أن يعرفها في هذه البلدة |
Ne kadar senfonik bir ses. Kaliteli ekmek ancak bu şekilde anlaşılır. | Open Subtitles | سيمفونية من القراميش الخبز الرائع فقط يمكنه ان يكون هكذا |
Böyle vahşi biri ancak bir meleğin umrunda olur. | Open Subtitles | الملاك وحده فقط يمكنه التحليق وأن يأبه حيال همجي |