Yolumun üzerine sürekli bir şeyler çıkarıyordu ve buna dayanmak zorundaydım. | Open Subtitles | و وضع شيء في طريقها كل الوقت و حتميا ستقف فوقها |
Bir bardak suyu üzerine koyduğumda kuadın nasıl da irtifa kaybettiğine bir bakın. | TED | لاحظ كيف فقدت الرباعية العلو عندما أضع كوب الماء هذا فوقها. |
Araba kullanırken, ofisteyken ya da toplantıdayken onun üzerinde olduğunu görüyorum sürekli. | Open Subtitles | السيارة أقود عندما الإجتماع أو المكتب في فوقها وهو به أفكر وأنا |
Asfalttan yapılmıştır ve asfalt üzerinde sürmek için çok iyi bir materyaldir ama her zaman değil, özellikle bugünkü gibi olan günlerde, çok fazla yağmur yağdığında. | TED | مصنوع من الإسفلت و الإسفلت مادة يسهل القيادة فوقها و لكن ليس دائما، على الأخص ليس في الأيام الشبيهة بهذا اليوم عندما تمطر السماء بهذه الشدة |
Mutfak masasının üstünde, içinde yulaf lapası olan bir tepsi duruyordu. | Open Subtitles | و قد كانت الصينية المعد فوقها صحن الحساء فوق منضدة المطبخ |
Bir yağmur ormanı, üzerinden sıcak hava balonuyla uçarken böyle görünüyor. | TED | هذه هي ما تبدو عليه الغابة الممطرة بينما كنا نمر من فوقها في داخل بالون طائر |
Çekil üstünden! Alex, lanet olası paranı aldın! Git işte! | Open Subtitles | انهضي من فوقها, الكس انت تملك المال اللعين فقط اذهب |
üstünde bulunduğumuz dünyanın ahlak ve insan doğası üzerine derin sorularla doldurulmuş bir olduğunu hissediyoruz. | TED | نشعرُ حقًا بأن الأرض التي نحن فوقها هي أرض مكتظة بالأسئلة العميقة حول الطبيعة البشرية والأخلاقية. |
Bir şeyi bulmak için anahtar kelime yazmak yerine, üzerine çeşitli eşyalarımı koydum. | TED | بدلاً من البحث عن شيء باستخدام كلمة، أضع هذا الشيء فوقها. |
üzerine rehine koyarak bunu engelleyebiliriz. | Open Subtitles | الرهائن الذين ستضعهم فوقها سيمنعونه من ذلك |
Erkek, dansla birlikte dişiyi yönlendiriyor ve sapın üzerine gelip spermi gövdesinden içeri almasını sağlıyor. | Open Subtitles | ,يقوم بمناورتها وهي ترقص فتمر فوق السويقة .وتأخذ حقيبة النطاف عندما تمر من فوقها |
üzerinde sevdiğimiz herkes, tanıdığımız herkes, duyduğumuz herkes var, her insan hayatını bu noktada geçirdi. | TED | فوقها ، يوجد كل من تحب، كل من تعرف، و كل من سمعت عنه في حياتك و كل إنسان عاش منذ وجدت البشرية. |
İnsan gerçekten merak ediyor kanunlar kimin için yapılıyor ve kimler kanunun üzerinde. | TED | مما يجعلك تتعجب وتتسائل لمن وضعت تلك القوانين ومن الذي يكون فوقها ولا تنطبق عليه |
Coalwood'da, herkes dünyanın üzerinde olanlardan çok altında olanlarla ilgilenir. | Open Subtitles | الجميع هنا فى كولوود مهتمين بما هو تحت الأرض أكثر مما هو فوقها |
Tamam, aldım. Bu yanlış olmalı. Tam üstünde olduğumuzu gösteriyor. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون هذا صحيحاً تقول إننا فوقها تماماً |
Üç katlı. üstünde yazı varsa bütün harfler büyük olmasın. | Open Subtitles | وإن كان فوقها كتابة تأكدن ألا تكون كلها حروف كبتل |
Ortalıkta, üzerinden uçakla bile geçmek istemeyeceğiniz bazı savaş bölgelerinde görüldüğü yönünde bir takım dedikodular dolaşıyordu. | Open Subtitles | كانت هناك إشاعات حول وجوده بمناطق حرب معينة لا تتمنى و لو حتى مجرد التحليق من فوقها |
Etrafından uçabiliriz ama üzerinden değil. Bu çok büyük bir direnç. | Open Subtitles | يكننا أن نحلق حولها وليس فوقها أنه نظام ضخم |
Casus bir trol teknesinin tam üstünden geçtim. | Open Subtitles | إلتقيت لتوى بسفينة تجسس مررت فوقها تماماً |
Şimdi bir de bunun Üstüne bilgisayar destekli bir görev yönlendirme katmanı ekleyin. | TED | الآن تخيّل أن بإمكانك وضع طبقة في مسارات أجهزة الحاسوب في ما فوقها. |
Sandık odasındaki beyaz dolaptalar... Bir de dolabın üstündeki sandıkta. | Open Subtitles | في المخزن , في الخزانة البيضاء في الصندوق المتواجد فوقها |
Üzerindeki gölgelik o kadar kalın ki, çok az güneş ışığı aşağı ulaşabiliyor. | Open Subtitles | الغطاء فوقها كبير جدا ممّا يمكّن القليل من ضوء الشمس لاختراقها |