Muhtemelen yer üstünde bir yerde sıkışmış ve böylece toz halinde havaya karışması da önlenmiş. | Open Subtitles | مـن الغالـب مكان فوق الأرض ليمنـع إنعـدام المـادة |
Güneş ışığı. Tesisi yer üstünde bir yere taşıyalım. | Open Subtitles | ضوء الشمس، نقلٌ إلى مؤسسة فوق الأرض |
Bu renk Yeryüzünde yok. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الحصول على هذا اللون فوق الأرض. |
Efendim, sanırım bunların hepsinin amacı yer altı dünyasını yüzeyde yeniden organize etmek olmalıydı. | Open Subtitles | سيدي ، اعتقدت أن الفكرة من كل هذا كان لإعطائك القدرة على إعادة تنظيم العالم السفلي فوق الأرض |
Hastalık veya açlık, yeryüzüne hiç çıkmadılar. | Open Subtitles | مرضي وجائعين، لم يظهروا أنفسهم فعلاً فوق الأرض. |
- Tao Tei yerin üstündedir. | Open Subtitles | -ينبغي أن تكون الوحوش الضارية فوق الأرض |
Ama gene de, toprağın üstünde olmak altında olmaktan iyidir. | Open Subtitles | حَسناً، هو أفضلُ أنْ أكُونَ فوق الأرض لاتحتها. |
Sana yer üstünde bir hayat vadediyorum. | Open Subtitles | أنا أعرض عليكِ حياة تعيشينها فوق الأرض |
"Yaşamının yarısını yer üstünde yırtıcılardan kaçarak geçirir." | Open Subtitles | "تعيش نصف حياتها فوق الأرض في تحاشي المفترسات" |
yer üstünde. | Open Subtitles | فوق الأرض. |
Yeryüzünde binanın etrafına beton duvarlar yerleştirmişlerdi. | Open Subtitles | فوق الأرض قاموا ببناء حائط خرساني حول المبنى |
Yeryüzünde ne olursa olsun... Bu onun için önemlidir. | Open Subtitles | مهما كانَ المتواجد فوق الأرض هنا، مُهم بالنسبة له. |
Bu konuyu yüzeyde konuşabiliriz. | Open Subtitles | حسناً ، ربما يمكن أن نتحدث حول هذا فوق الأرض |
Anlayamadığım nokta o şeyin adamlarınızdan birini öldürmek için neden yeryüzüne çıktığı. | Open Subtitles | ولكن ما لا أعرفه، كيف خرج فوق الأرض لقتل أحد رجال. |
- Tao Tei yerin üstündedir. | Open Subtitles | يجب أن تكون جميع "تاو تي" فوق الأرض. |
Aynı fikri toprağın üstünde de oldukça geniş mobilyaları kullanarak hayata geçirebilirsiniz. | Open Subtitles | نفس الفكرة يمكنها ان تعمل فوق الأرض بقطع كبيرة من الأثاث |
Ama yerden sadece birkaç fit yukarıda dolaşabilsek ve yalnızca kaplumbağa hızıyla hareket edebilsek bile, bunun istediğim müthiş bir yetenek olduğunu söyleyebilirim, ya siz? | TED | لكن حتى و إن تمكنا جميعا من أن نطفوا بضع أقدام فوق الأرض و التحرك ببطء شديد ستبقى قدرة ممتعة أريدها بشدة طبعاً تريدها؟ |
Önemli bir şeyi anlamıştı, metrodaki insanlar aslında yukarıda neler olup bittiğini umursamıyorlardı. | TED | وكانت لديه فكرة رئيسية، وهي أن الناس يستطيعون ركوب القطارات تحت الأرض بحيث لا يكترثون لما يحدث فوق الأرض. |
Hiç dostun kalmadı. yer altında ya da üstünde. | Open Subtitles | لم يبقَ لديك أيّ أصدقاء، فوق الأرض أو تحتها |