Doktor Holliday'i Odasında tutuyorlar. | Open Subtitles | أنهم يعتقلون الطبيب هوليداى فى غرفته بالاعلى |
Odasında onu sorguya çeken iğrenç Hoffman'a mı yoksa onu baloya götüren güzel prens babasına mı? | Open Subtitles | البغيض العقيد هوفمان تعطيه الشيطان فى غرفته أو أمير الأحلام والده الجميل يأخذه إلى الحفل |
Davadan bir saat sonra Odasında kalp krizinden öldü. | Open Subtitles | ، فى غرفته ، بعد ساعة من المحاكمة . توفى بنوبة قلبية |
Bay de Winter odasına çıkmanızı rica ediyor. | Open Subtitles | السيد "دى وينتر" يود مقابلتكِ فى غرفته |
Bay de Winter odasına çıkmanızı rica ediyor. | Open Subtitles | السيد "دى وينتر" يود مقابلتكِ فى غرفته |
Billy'yi düşünüp durdum ve Odasında uyanışını düşünüyordum. | Open Subtitles | وفكرت فى بيلى وكنت افكر فيه وهو يستيقظ فى غرفته |
Şüphelinin Odasında bir şey bulamadım, ama kesinlikle koridorun sonundaki odada bir şey buldum. | Open Subtitles | ل مأجد أى شىءٍ فى غرفته لكنّى متأكداً من أنّنى وجدتُ شيئاً فى الغرفة التى بأسفل القاعة |
Edward Deverill, o sırada trende olduğu için, ve Kenneth Marshall, o sırada Odasında mektup yazdığı için. | Open Subtitles | ادوارد ديفيريل, لأنه كان بالقطار, و كينيث مارشال, لأنه كان يكتب خطابا بالآلة فى غرفته |
Otel Odasında hiç bir kişisel eşyası yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك أي شئ وكأنه وحيد فى غرفته بالفندق |
Odasında oturup, kakaolu süt içmesini tercih ederdin belki ama o günler eskide kaldı. | Open Subtitles | أعلم أنك تفضلين رؤيته فى غرفته يشرب الكوكا و لكن هذا هو طريق العودة |
Kalabalıkları sevmezdi hiç. Hep Odasında otursun etsin isterdi. | Open Subtitles | يكره الزحام كان يحب المكوث دائماً فى غرفته |
İki hafta önce Bailey Shelton adındaki birinci sınıf öğrencisi Odasında kendini asmış. | Open Subtitles | طالب عسكرى مبتدىء " بيلى شيلدون " شنق نفسه منذ اسبوعان فى غرفته |
Bay Clayton, bütün yemeklerini Odasında mı yiyor? | Open Subtitles | السيد كلايتون.. هل يتناول جميع وجباته فى غرفته ؟ |
- Odasında bulunan haplar, orada ters olan bir şey var. - Bırak şunu. | Open Subtitles | هذه الاقراص فى غرفته هناك خطب ما هناك دعى الأمر |
Odasında bulunan haplar ona ait değildi, biliyorsunuz. | Open Subtitles | هذه الأقراص التى وجدوها فى غرفته لم تكن اقراصه, كما تعلمين |
Odasında serenayt haplarının bulunduğu şişeden etkilenmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما كان متأثرا بوجود زجاجة أقراص السيرينيت فى غرفته |
O akşam eve döndüğümde Arthur Odasında eşyalarını topluyordu. | Open Subtitles | عندما جئت للمنزل هذه الظهيرة أرثر كان فى غرفته يحزم أغراضه |