Shelley Fisher zamanından çok önce vefat etti. | Open Subtitles | شيلي فيشر كان امامها فترة طويلة قبل ان يحين وقتها. |
Vortex üç adamdan oluşuyor. Biri Fisher'dı, Karlenko da bir diğeri. | Open Subtitles | إن عصابة فورتكس عبارة عن ثلاثة رجال فيشر كان واحدا و كارلنكو الثاني |
Evet ama Dr. Fisher fısıldıyordu, ki bu durum onun bu görüşmenin gizli kalmasını istediğini gösterir. | Open Subtitles | نعم، ولكن الدكتور فيشر كان يهمس والذي يدل على رغبتها بالحفاظ على سرية المحادثة |
Bobby Fischer 6 yaşındaydı annesi aileyi Ebbets Field yakınında küçük bir daireye taşıdığında | Open Subtitles | بوبي فيشر كان في السادسة عندما نقلت امه العائلة لشقة صغيرة قرب ابّست فيلد |
Fischer işine gelmediğinde, maçı bırakmasıyla tanınıyordu... | Open Subtitles | فيشر كان معروفا لإنسحابه من مباريات على أتفه الأسباب |
Birkaç ay önce Fisher hapisteydi ve sen rahattın, ama artık işler değişti. | Open Subtitles | قبل عدة شهور "فيشر" كان بالسجن لكن الامور الان تبدلت |
Personel bilgilerine göre Fisher, cenaze levazımatçısı mıymış? | Open Subtitles | سجل الأفراد يبين بأن (فيشر) كان مرخص لدفن الموتى؟ |
Fisher ilk olanıydı,Karlenko ve diğeri. | Open Subtitles | فيشر" كان أحدهم" و "كارلينكو" كان الآخر |
10 yıl öncesinde Fisher'ın üye olduğuna dair ellerinde hiçbir kayıt yok. | Open Subtitles | حسناً، ليس لديهم أيّ سجل يشير إلى أنّ (فيشر) كان عضواً هناك قبل عشر سنوات. |
Eyalet, Iraktaki babanın ölümünden dolayı Fisher'ın müdahil olduğunu düşündü ve bu yüzden size para mı vermek istedi? | Open Subtitles | -ذلك مال كثير وزارة الخارجية تظنّ أنّ (فيشر) كان يعمل في نشاط إجرامي في العراق. |
Donald Blye'ın birliğinin son üyesi Fisher'dı. | Open Subtitles | (فيشر) كان آخر عضو من وحدة (دونالد بلاي). |
Yanlış hatırlamıyorsam Fisher, Jason Frye'nin sınıf arkadaşıydı. | Open Subtitles | إذا كنت أتذكر جيدًا (فيشر) كان زميل دراسة لـ(فراي) |
Fisher, Longitude İnşaat'ın Endonezyadaki taşeronlarının işçilerine maaş ödememesiyle ilgili sorular soruyordu. | Open Subtitles | يتضح أن (فيشر) كان يبحث عن المقاولين الغير رسميين للشركة في (إندونسيا) الذين يستخدمون عمالاً بلا أجر |
Fisher, Longitude İnşaat'ın Endonezyadaki taşeronlarının işçilerine maaş ödememesiyle ilgili sorular soruyordu. | Open Subtitles | يتضح أن (فيشر) كان يبحث عن المقاولين الغير رسميين للشركة في (إندونسيا) الذين يستخدمون عمالاً بلا أجر |
Görünüşe göre Fisher paranoyakmış. | Open Subtitles | يبدو أن (فيشر) كان مهووسا بالبقاء حيّا. |
Stephen Fisher ile aynı yaştaymışız. | Open Subtitles | عجبًا. (ستيفن فيشر) كان في نفس عمري |
Fischer, rakiplerini bir sinek gibi ...silip süpürüyodu. | Open Subtitles | فيشر كان يٌبعد معارضيه، مثل الذباب. |
Fischer takıntılarıyla bilinirdi. | Open Subtitles | فيشر كان معروف بالركود والإتساق |
Fischer'ın şartlarının haricindeki talepler, politik olarak, | Open Subtitles | قبول جميع مطالب فيشر كان أمر غير مقبول |
Teşekkürler, Fischer. Çok anlayışlısın. | Open Subtitles | اشكرك يا فيشر كان ذلك تعاطفاً منك |
Fischer, hayatta kalmayı başarabilen tek kişi. | Open Subtitles | فيشر كان الوحيد الناجى |