Bu bir sel baskının değil tamamen yukarıya itilmenin bir neticesi. | TED | لم يكن فيضان, لقد كانت أحدى الطبقات تحت الأرض ثم دُفعت للأعلى |
sel sırasında evlerini su bastığında da kardeşler, kraliçelerini güvende tutarak bir araya gelip canlı bir kayığa dönüşürler. | TED | وعندما يُغرق فيضان كارثي منزلهم، تتجمع الأخوات على شكل طوافة تنقل الملكة إلى مكان آمن. |
Ama düşünüyorum, hani, eğer Bangladeş'te sel bölgesinin tam ortasında olsaydık, bu su böyle gözükmezdi. | TED | لكنني فكرت، تعرفون، اذا كنت في وسط منطقة فيضان في بنغلاديش، لن يبدو الماء كهذا. |
Kötü bir su baskınının ardından büyükannenin küflü odası gibi. | Open Subtitles | مثل قبو جدتك الممتلئ بالعفن الفطري بعد حدوث فيضان هائل. |
Çevirilerimin sonucu, bir köyü yok edecek büyük bir seli önceden haberdar ettim. | Open Subtitles | كنتيجة , لترجماتي , تنبأت بـ فيضان عظيم من شأنه أن يدمر قرية |
Benim çok işim var. Bir de gümüş akını çıktı. | Open Subtitles | نعم لدى فريق كامل , لدينا فيضان فضي |
Depom 10 yıl önceki bir selde tümüyle yok oldu. | Open Subtitles | أفرغ مخزونى فى فيضان منذ 10 سنوات تقريبا |
sel ya da kuraklık olursa Bu yüzden beni suçlarlar | Open Subtitles | سيحدث فيضان أو جفاف. وسأكون انا المُـلام. |
Merhaba. Bir sel felaketini ya da cinayeti anlatırken kasvetli olmanızı seviyorum. | Open Subtitles | أَحبُّ الطريقَ تُصبحُ كُلّ المتجهّمون عندما تَصِفُ a فيضان أَو a قتل. |
Anubis kendi ordusunu Akrep Kralı'na verir, ve önlerine gelen her şeyi bir sel gibi yok ederler. | Open Subtitles | أعطى أنوبيس الملك العقرب قيادة جيشه وبمثل فيضان شرير جرفوا كل ما يقع امامهم |
- sel suyu oldukça hızlı yükseliyor, sismik hareketlilik vahşi dalgalara yol açıyor. | Open Subtitles | فيضان المياه في أرتفاع مستمر وسريع جدا النشاط الزلزالي هو الذي يسبب موجات المائيه |
Güney Sahili sel altında... ve çevresindeki yüzlerce insan mahsur kaldı. | Open Subtitles | فيضان هائل في كافة أنحاء الشاطئ الجنوبي والمناطق المحيطة محصورة |
Ama kasırga bizi vurdu, sonra deprem, sonra sel baskını. | Open Subtitles | لَكنَّنا كَانَ عِنْدَنا إعصار، ثمّ زلزال، ثمّ فيضان. |
5 günlük olasılıklara göre, şiddetli sel bekleniyor.. | Open Subtitles | الظاهر أنه سيكون هناك فيضان ضخم متبوع بــ ـ ـ |
Kuzey ve batı kıyılarında şimdiden ciddi su baskını almaya başladık. | Open Subtitles | لدينا فيضان هائل علي الارصفة الشمالية والجنوبية |
Ama yağmurla değil -- ona "Güneşli gün seli" diyorlar. | TED | ليس مع هطول الأمطار- يُطلقون عليه "فيضان اليوم المشمس." |
Bekle. Beyin seli yapıyorum şimdi. | Open Subtitles | انتظر للتو جاءني فيضان دماغي |
- Gümüş akını başlamak üzere. | Open Subtitles | ـ فيضان فضي |
Depom 10 yıl önceki bir selde tümüyle yok oldu. | Open Subtitles | مخزنى قد جرف بعيدا فى فيضان منذ 10 سنوات |
selden dolayı nehrin taşmasıyla dışarı çıkıp, buralara kadar gelmiştir. | Open Subtitles | احزر أنّه ربّما خرج من الخليج، وأخذه فيضان المياه إلى الطريق الملاحي الرابط بين الولايات، ثم إلى هنا. |
-Bende de var. Bende akıcılık yok mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أنا حصلت على فيضان أيضا ألا تعتقد أنني حصلت على بعض الفيضان؟ |