Şu an olduğun gibi kalmasın. Eskiden olduğun gibi değil. | Open Subtitles | عليك أن تظلّ على شخصيّتك الحاليّة، وليس شخصيّتك فيما مضى. |
Yani, bu birey Neandertallerle bir kökeni paylaşan bir toplumdan geliyor, ama, daha Eskiden uzun ve bağımsız bir hikâyesi var. | TED | لان هذا الفرد الذي وجدنا خنصره .. كان عنصراً في جماعة " النيدرثيلس " ولكنهم استقلوا فيما مضى منذ زمن بعيد |
Kitaplar beni Bir zamanlar olduğum o içine dönük çocukluktan kurtardılar. | TED | لقد أنقذت الكتب تلك الطفلة الانطوائية, الخجولة التي كنتها فيما مضى. |
Bir zamanlar insandı ama ben dev savaşlarına çağrıldığımda beni korumak istedi. | Open Subtitles | كان رجلاً فيما مضى لكنْ حين استدعيت إلى حرب الغيلان أراد حمايتي |
daha önce görev başındayken sarhoş olmamıştı. Ona ihtiyacımız var, Yüzbaşı. | Open Subtitles | هو لم يسًكر أبدًا في العمل فيما مضى نحتاج إليه, كابتن |
daha önce görev başında hiç içmemişti. Ona ihtiyacımız var Kaptan. | Open Subtitles | هو لم يسًكر أبدًا في العمل فيما مضى نحتاج إليه, كابتن |
Önceden musluk merdiven altındaydı. | Open Subtitles | فيما مضى كنتَ تضطر للنزول للدور الأرضي . للحصول على المياه |
Eskiden eğitimde bilgeliği aktarmak önemliydi. | TED | كان التعليم فيما مضى يهتم بتقديم الحكمة. |
Eskiden koca bir orduyu bozguna uğratır, bana mısın demezdi! | Open Subtitles | كل ما كان يفعله هو الصيد فقط كان فيما مضى يدحر جيشاً ولا يرمش له طرف |
Hatta Eskiden pek şirin düşünürdü, saatlerce dinlemeye doyamazdın. Artık... | Open Subtitles | لقد كان يفكر على نحو جميل فيما مضى كان بإمكاني أن أنصت اليه لساعات |
Bu sadece benim fikrim. Ama bu Eskiden size de bir şeyler ifade ederdi. | Open Subtitles | لدى رأيي فحسب ، لكنه كان يمثل لك شيئا ما فيما مضى |
Bir zamanlar onlardan milyonlarca vardı, şimdiyse nüfusları ciddi derecede tehlikede. | Open Subtitles | كانت أعدادهم بالملايين فيما مضى لكنهم الآن عُرضة للخطر بشكل كبير |
Bir zamanlar bana Kahin derlerdi. Bana inansan iyi edersin. | Open Subtitles | كنت أدعى عرّافة فيما مضى ومِن الحكمة أنْ تثقي بي |
Bir zamanlar yüzlerce tek delikli memeli türü vardı. Şimdi ise sadece şu beşi var: Dikenli karınca yiyenlerden dört tür ve ornitorenkler. | TED | فيما مضى كان يوجد مئات الأنواع من المونوتريم، ولكن بقي خمسة منها فقط: أربعة أنواع من آكلات النمل الشوكية وخلد الماء. |
Bu şekilde, ustaların hünerleri Bir zamanlar köle olanları anmak ve kutlamak için şaheserlere dönüştü. | TED | وبهذه الطريقة، تصبح أدوات الجهابذة تحفًا فنية للاحتفال بأولئك الذين كانوا خاضعين فيما مضى. |
Sadece daha önce bir kez evlenmiştim ve iyi şekilde sonuçlanmamıştı. | Open Subtitles | فقط انا تزوجت مرة فيما مضى ولم تسر الامور على مايرام |
daha önce suç işlememişti. | TED | على اعتبار انه لم يرتكب اي جريمة فيما مضى |
daha önce bunu yapmaları mümkün olabilirdi. | TED | رغم انهم كانوا يستطيعون ان يتحدوا فيما مضى .. لكن للأزمة ضرورات |
Ama dışarıda, Önceden tanıdığınız biri var. | Open Subtitles | لكن هناك شخص في الخارج كنتِ تعرفينه فيما مضى |
Geçmişte hedef standartlaşma ve uyum sağlamaktı. | TED | كان الهدف فيما مضى توحيد المعايير والإذعان. |
Sorun değil. Bir keresinde yılanları öldürmesi için firavunfaresi sokmuştum. | Open Subtitles | لا مشكلة، هربت نمساً فيما مضى لقتل جميع الأفاعي |
Bir kere ısırılmış olabilir. Ben ısırıldım. | Open Subtitles | ربما تعرضت للعض فيما مضى ، لقد حدث هذا معي |
Orada ne Yapıyordu? Bana, onun Kış Balosu'nu da nasıl mahvettiğimi hatırlatıyordu. | Open Subtitles | ما الذي كانت تفعله هناك ؟ لتذكرني كيف أنني خربت حفلها فيما مضى |
- Sana bahsettiğim albay oydu. - Zamanında çok iyi bir pilottu. | Open Subtitles | كان في ـ إستونيا ـ فيما مضى كان طياراً رائعاً في زمنه |
Fakat bir süre önce keşfettim ki, sol gözümü kapattığım zaman elde ettiğim şey beklediğimden farklı olarak şu; | TED | ولكن فيما مضى, اكتشفت انني اذا غطيت عيني اليسرى, بدلا من ذلك, احصل على هذا |
Sözleri biliyorsun "Evvel zaman içinde" | Open Subtitles | أنتَ تعرف الكلمات "فيما مضى" |