Tek söylediğim bir gece kulübünde bir keşi baştan çıkartacak çok şey olduğu. | Open Subtitles | جُلّ ما أقوله هو أن النادي الليلي فيه الكثير من الإغرائات، للمرء المدمن |
Cesurca ve çok eğlenceli olacak olan yeni projeme başlayacağım. | Open Subtitles | سوف انتقل لمشروعي التالي اي سيكون فيه الكثير من المرح |
Dairende bildirgeni bulduk. Sana söylüyorum. çok yanlış yazılmış kelime var. | Open Subtitles | إذاً وجدنا بيانك في شقتك، لعلمك، فيه الكثير من الأخطاء الإملائية. |
Yılda 50 binden az kazanan bir insan için bankaya sağlam para istiflemiş. | Open Subtitles | حسابه فيه الكثير من المال، بالنسبة لرجلٍ يتقاضى أقل من 50 ألف بالسنة |
Biz içinde bir çok aktivitenin olduğu bir gezegende sadece inanç ve tahmin ile ilişkilendirdiğimiz bir çevrede yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش على كوكب فيه الكثير من الأنشطة، بالرجوع الى بيئة حياتنا، وذلك عن طريق الإيمان والتخمين وحدهما. |
Zaman, bir çok gizli mağara barındıran bir dağ gibidir. | Open Subtitles | الوقت كالجبل فيه الكثير من الممرات المخفية |
Daha çok eğlence ve kahkaha var. | Open Subtitles | يوجد فيه الكثير من المتعة و الكثير من الضحك |
Bugün iyi gitmedi. Hiç iyi gitmedi. çok tartışma çıktı. | Open Subtitles | لم يكن يوماً جيداً على الإطلاق كان فيه الكثير من الجدالات |
Sonra eve gidip, en sevdiğin Hawaii tişörtünü giyecek arkana yaslanıp, romdan yaptığın o çok sevdiğin, portakal dilimli ve kirazlı zımbırtı karışımını içindeki minik şemsiye ile karıştıracak bir yandan da Texas'ın, Oklahoma'nın kıçında yeni bir delik açtığını izleyeceksin. | Open Subtitles | و من ثم ستعود إلى المنزل و ترتدي قميصك المفضل من هاواي و ستجلس هناك بعد أن تفتح مظلتك بعد أن تحضر مزيجك المفضل الذي تحب و بعد أن تضع فيه الكثير من الـ شيري و ستشاهد أولئك التكساس يمزقون أوكلاهوما |
Sonra eve gidip, en sevdiğin Hawaii tişörtünü giyecek arkana yaslanıp, romdan yaptığın o çok sevdiğin, portakal dilimli ve kirazlı zımbırtı karışımını içindeki minik şemsiye ile karıştıracak bir yandan da Texas'ın, Oklahoma'nın kıçında yeni bir delik açtığını izleyeceksin. | Open Subtitles | و من ثم ستعود إلى المنزل و ترتدي قميصك المفضل من هاواي و ستجلس هناك بعد أن تفتح مظلتك بعد أن تحضر مزيجك المفضل الذي تحب و بعد أن تضع فيه الكثير من الـ شيري و ستشاهد أولئك التكساس يمزقون أوكلاهوما |
Jimmy, büyüdükçe bedebin bir çok değikliğe uğrar. | Open Subtitles | جيمي,عندما تكبر جسمك تحدث فيه الكثير من التغييرات. |
sevdikleri pek çok öge var içinde, çünkü intihar görevini severler. | Open Subtitles | فيه الكثير من العناصر التى تُعجبهم لأنهم يُحبّون المهام الانتحارية |
Lânet olasıca kumandanın üzerinde o kadar çok düğme vardı ki bir türlü kapatamadım. | Open Subtitles | الريموت كان فيه الكثير من الأزرار لم أستطع إطفاءه |
Onların içinden de çok şey görürsünüz. Geçmişi, geleceği. Bazen de sadece çay. | Open Subtitles | تستطيع ان ترى فيه الكثير ,الماضى ,المستقبل , واحيانا مجرد شاى |
çok fazla pencere var ve her taraf bina. | Open Subtitles | فيه الكثير من النوافذ والكثير من المباني حوله |
Baban ve ben de bir çok insanın yaptığı gibi kapanın içine vurup devirdik. | Open Subtitles | والدك وأنا, كما تعلم سقطنا في نفس الفخ الذي يسقط فيه الكثير من الناس |
Bu adamlar gerçekten birşeyler halletmişler, çünkü bu durum, ölümcül bir cezanın henüz gözlenmediği hayli yüksek toleransa sahip bir topluluğa yol açmış. | TED | ان هذا الفصيل قد انتج اسلوب حياة فيه الكثير من التسامح والعنف فيه يكاد يكون معدوماً على الاطلاق |
Ama aynı zamanda bir kurgu. Ondan sonra üzerinde oldukça fazla zaman harcandı. | TED | ولكنها خيالية ايضاً لانه عدل فيه الكثير عقب ذلك |
Onda da bir sürü hücre var, değil mi? | TED | و فيه الكثير من الخلايا أيضاً, أليس هذا صحيحاً؟ |
Dünyayı daha iyi bir yer haline nasıl getirebileceğimizi düşünürken eğitimi düşünürüz, ona oldukça fazla para harcariz. | TED | عندما نفكر كيف يمكننا جعل العالم مكانا افضل, نعتقد انه التعليم , وهو ما نضع فيه الكثير من المال. |