Hayatta olduğunu bildiğimiz son gecesini Dunkirk tren istasyonunun yakınındaki ucuz bir otelde geçirdi. | TED | في الليلة الماضية التي علمنا فيها أنه حيّ، قضّاها في أحد الفنادق الرخيصة على مقربة من محطة القطار في دونكريك. |
Ondan sonra ikimiz vadideki bir otelde dinleneceğiz. | Open Subtitles | وبعدها سنأخذ قسطا من الراحة في أحد الفنادق الموجودة أسفل الوادي |
bir otelde garsonluk yapıyordum ama istifa ettim. | Open Subtitles | كنت نادلة في أحد الفنادق, ولكني تركت العمل |
Ama sizi ucuz bir otele koymak, benim için yeterli olurdu. | Open Subtitles | ولكن وضعك في أحد الفنادق الرخيصة سيكون مُرضي جداً بالنسبة لي. |
Bir kitap bitiriyordu. bir otele kayıt yaptırdı, onu rahatsız etmiyordum. | Open Subtitles | كان على وشك الإنتهاء من كتاب قام بالحجز في أحد الفنادق حتى لا أزعجه |
Büyük otellerden birinde kalacaklar. | Open Subtitles | سوف يقيمون في أحد الفنادق الكبار. بريتي ورجينا ودانييلي. |
Belki de Bon Secour'daki güzel plaja yakın otellerden birinde sağ kalabiliriz! | Open Subtitles | من الممكن أن ننجو في أحد الفنادق المطلة على البحر فقط لبعض الأيام |
Adamlarımdan biri kör oldu. bir otelde havlu katlayarak iki çocuğuna bakmaya çalışıyor. | Open Subtitles | واحد من رجالي أعمى، وهو يحاول إعالة طفلين عن طريق طي المناشف في أحد الفنادق. |
Komite toplantım var. Sonra da hep birlikte dehşet bir otelde yemek yiyeceğiz. | Open Subtitles | لدي اجتماع اللجنة، ومن ثم سنتناول العشاء في أحد الفنادق المخيفة. |
Şehir merkezindeki bir otelde bekliyorlar beni. | Open Subtitles | يريدونني أنْ أقيم في أحد الفنادق في المدينة. |
Ucuz bir otelde kalıyordum. | Open Subtitles | . انا أقيم في أحد الفنادق الرخيصة |
bir otelde hizmetçi olarak iş bulacağım. | Open Subtitles | سأجد عملاً كخادمة في أحد الفنادق. |
bir otelde... | Open Subtitles | في أحد الفنادق.. انها |
Özel dedektif bana Boston'daki ucuz bir otelde, çekilmiş bir fotoğrafını yolladı. | Open Subtitles | أرسل لي المحقق رسالة إلكترونية فيها صور له في أحد الفنادق الصغيرة الرخيصة هنا في (بوسطن) |