Bir zamanlar, Doğu Avrupa'da küçücük bir köy vardı, bir yahudi köyü. | Open Subtitles | كان يا ما كان قرية صغيرة يهودية في أوروبا الشرقية تسمى شتليت،. |
Doğu Avrupa'daki Yahudi nüfusu ise buna coşkuyla karşılık veriyor. | TED | والرد على هذا من طرف الساكنة اليهودية في أوروبا الشرقية كان عاطفيا. |
Yeni anlaşmayla Sovyet Birliklerinin Doğu Avrupa'da bulunması yasal zemin kazanmıştı. | Open Subtitles | أجازت المعاهدة الجديدة تواجد القوات السوفيتية في أوروبا الشرقية |
Tezimi Doğu Avrupa folk müziği üzerine yaptım. | Open Subtitles | لقد كانت أطروحتي حول الموسيقى الشعبية في أوروبا الشرقية |
1nci Dünya Savaşı sırasında Doğu Avrupa'da kaç tane Yahudinin öldürüldüğünü kimse bilmiyor. | Open Subtitles | لا يعرف أحد عدد اليهود الذين قتلوا في أوروبا الشرقية خلال الحرب العالمية الأولى |
Bunu Doğu Avrupa'da yanan bir deponun külleri arasında bulduk. | Open Subtitles | كوميديان آخر لقد وجدنا هذا البيان في رماد هذا المستودع المحروق في أوروبا الشرقية |
Dinle, Özellikle Doğu Avrupa'da bu tür fetiş filmlerinin çok büyük bir pazarı var. | Open Subtitles | اسمع ، هناك أسوق كبيرة لهذه الأفلام غالباً في أوروبا الشرقية |
Zevlos Doğu Avrupa'daki CIA ajanlarının isimlerini ifşa etmekle tehdit etmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما أنه قادم بتهديد كشف مقدرات المخابرات في " أوروبا " الشرقية |
Doğu Avrupa'da 16. yüzyıla kadar dayanıyor, ancak aslında ABD'de 1930'larda popülerlik kazandı. | Open Subtitles | يرجع إلى القرن الـ 16 في أوروبا الشرقية .لكنه أكتسب شعبية في أمريكا عام 1930 |
Benim için Doğu Avrupa'da 4 ay boyunca çalıştı. | Open Subtitles | قام بأعمال أمنية لفترة أربعة شهور في أوروبا الشرقية |
Yaptıklarının, Doğu Avrupa'daki komünizmi bitirmede etkili olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | أفعاله قد ساهمت في نهاية الشيوعية في أوروبا الشرقية |
Meğer yıllardır işini gizi gizli yapıyormuş, çoğunlukla Doğu Avrupa'da. | Open Subtitles | أنه ربما كان مجرد أسطورة اتضح أنه كان يدير أعماله في الخفاء لسنوات، بشكل رئيسي في أوروبا الشرقية |
Doğu Avrupa'nın dört bir yanından silah imalatçılarıyla ilişki kurmaya başladık. | Open Subtitles | نُقوِّي العلاقات مع مُصنعيِّ الأسلحة في أوروبا الشرقية |
Doğu Avrupa'nın her yerinde bir düzine saldırının şüphelileri. | Open Subtitles | مُتهمان في العديد من قضايا الإغتيال في أوروبا الشرقية |
Demokrasi, Venezüela, Rusya ve Türkiye'de bariz yaralar aldı ve Doğu Avrupa ile ABD'de otoriterlik tehdidiyle karşı karşı kalındı. | TED | عانت الديمقراطية من نكسات واضحة في فنزويلا، في روسيا، في تركيا وهي مهددة بتصاعد الاستبدادي الشعيوي في أوروبا الشرقية والولايات المتحدة |
Doğu Avrupa'da, Karadeniz'in kuzey kıyısı yakınlarında Yılan Adası olarak da bilinen Ostriv Zmiinyi bulunur. | Open Subtitles | في أوروبا الشرقية على الحدود الشمالية للبحر الأسود "أوستريف زميني" معروفة باسم جزيرة الثعبان |
Doğu Avrupa'da güvenlik işi yaptı. | Open Subtitles | لمدة أربعة أشهر في أوروبا الشرقية |
"Doğu Avrupa'da baskıyla başa çıkmaya çalışırken, her türlü şeyi istedik, ama en çok ihtiyacımız olan umuttu, ruhumuzu yöneltmekti, bazen de umutsuz yerlerde bulunup tanıklık etmekti." | TED | وقال : "عندما كنا نعاني من الظلم في أوروبا الشرقية ، كنا نريد أشياء شتى ، ولكن أكثر ما إحتجنا إليه كان هو الأمل ، الدافعٌ الروحي ، أن تكون في يومٍ ما في أماكن فقدت الأمل وأن تكون شاهداً على ذلك." |
Eğer onları örgütler yerine Gestapo'ya iletirse bu sadece yüzlerce insanın ölümü değil Doğu Avrupa'daki örgütlenmemizin de yıkımı anlamına gelir. | Open Subtitles | ان قام بتسليمهم الى الجستابو بدلاً من أن يسلمهم الى قواتنا... فان ذلك لن يعني فقط موت المئات من الناس... و لكنه سيعني تدميراً شاملاً لمنظومتنا في أوروبا الشرقية |
Ona, buranın Doğu Avrupa'daki en verimli arazi olduğunu söyle. | Open Subtitles | أخبره أنها الأرض الأكثر خصباً في (أوروبا) الشرقية |