Bunu siz de Lobide deneyebilir, kertenkeleden esinlenilerek üretilen malzemelere bakabilirsiniz. | TED | ويمكنكم تجربتها في البهو والنظر إلى المواد المستوحاة من الوزغة |
Anladığım kadarıyla Lobide, yüzlerce gazeteci ve... | Open Subtitles | فهمت أن هناك مائة مراسل على الأقل ومصورين في البهو |
Hayır, Charlie kendini takdim etti. "Ertesi gün Lobide... | Open Subtitles | كلا، تشارلي هو الذي قدم نفسه في اليوم التالي، في البهو |
Bir de, lobideki tuvaletleri sen mi tıkadın? Ben temizlemek zorunda kaldım! | Open Subtitles | و هل قمت بسد الحمامات في البهو, لأني أنا من سينظف ذلك؟ |
Eger sansliysaniz koridorda bir yerlerde umumi bir telefon vardi, | TED | إذا كنت محظوظاً كانت هناك هواتف عمومية معلقة في البهو أو في مكان ما. |
Aşağıda lobideymiş. Şu anda bekliyor. | Open Subtitles | إنها موجودة تحت في البهو تنتظركما الآن |
Hey, Lobide birilerini bekleyen Japon bir kız var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك فتاة يابانية تنتظر أحداً ما في البهو ؟ لا أعتقد أنهم قد غادروا هذا الصباح |
- Pekala. Bana para ödediğin için seninle Lobide buluşacağım. | Open Subtitles | ساقابلك في البهو وذلك لانك تدفع لي ليس الا |
Bana para ödediğin için seninle Lobide buluşacağım. Çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | ساقابلك في البهو وذلك لانك تدفع لي ليس الا |
Geçen hafta sonu sen taşınırken Lobide tanışmıştık. | Open Subtitles | إلتقينا في البهو الأسبوع الماضي عندما كنتِ تنقلين أمتعتك |
Lobide birilerini bekleyen Japon bir kız var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك فتاة يابانية تنتظر أحداً ما في البهو ؟ |
Lobide birini bekleyen Japon bir kız var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك فتاة يابانية تنتظر أحداً ما في البهو ؟ |
Anne düz git. O Lobide bekliyor. | Open Subtitles | . إذهبي إلى أمك حالاً ، إنه تنتظرك في البهو |
Karım için buradayım ama seks hayatımız için bunu görmesem iyi olacak o yüzden aşağıda Lobide bekleyeceğim. | Open Subtitles | لكنّني أظنّ أنّه من الأفضل لعلاقتنا الجنسيّة ألا أرى هذا لذا سأكون بقربها، لكن في البهو بالأسفل |
Şöyle yapacağız dostum. O odadan çıkmanı istiyorum. Alt kata inmeni, ve ben gelene kadar Lobide beklemeni istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | أريدك أن تخرج من الغرفة و أريدك أن تنزل و تنتظرني في البهو |
7.45 kahvaltı, 8.20 Lobide buluşma, 9.00 ayrılış. | Open Subtitles | الثامنة ألا ربع، الإفطار الثامنة و الثلث نتقابل في البهو في تمام التاسعة |
Şey, Lobide bir kamera var, ben de kaseti gözden geçiriyordum. | Open Subtitles | هناك كاميرا في البهو وكنت للتو أفحص الشريط |
Gösteriden sonra Lobide satılmak üzere bazı CD'ler olacak. | Open Subtitles | ستكون هناك أقراص مدمجة للبيع في البهو بعد العرض مباشرة |
Lobide sizi görmek isteyen bir hanım var efendim. | Open Subtitles | توجد سّيدة تودُ رؤيتك، يا سّيدي، في البهو. |
Buda onun lobideki kanlı ayak izlerini açıklıyor. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أن لها حذاء الدموي يطبع في البهو. |
Yani midem kurabiyelerle dolu koridorda bekliyordum. | Open Subtitles | أعني كنتُ واقفاً في البهو ببطنٍ ممتلئ بالحلويات |
Claire lobideymiş. | Open Subtitles | . لا (كلير) في البهو |
Şu andan itibaren obide siz değerli bina çalışanlarına saat 4'e kadar ücretsiz kraker dağıtımı yapılacaktır. | Open Subtitles | " سيكون هناك معجنات مجانية " متوفرة في البهو من الآن " " (حتى الساعة (4: 00 |
"Ertesi sabah Babcock elinde sigara kartonu, kız arkadaşıyla lobideydi". | Open Subtitles | وفي صباح اليوم التالي، كان بابكوك يجلس في البهو مع كارتونه من سجائر الكنت، وبدون صديقته |
Şimdi bu şeyi dışarıya, giriş salonundaki halının altına atabilirim. İğrenç bir şey. | Open Subtitles | الآن أستطيع أن أرمي ذاك البساط في البهو , هذا الشيء بشع |