Beyaz Saray'da maliye sorumluluk yönergesi üzerine bir bilgilendirme vardı. | Open Subtitles | حَسناً، هناك لقاء التوصيات على الماليينِ فاتورة مسؤوليةِ في البيت الأبيضِ. |
Ford başkandı, Nixon Beyaz Saray'daydı... | Open Subtitles | فورد كَانَ رئيساً , نيكسون كَانَ في البيت الأبيضِ... |
- Hayır, Maddox'tan ses seda yok ama artık Beyaz Saray'da daha büyük bir rolüm olduğunu biliyor yani benim daha büyük bir sikim var, yani yalayabilir. | Open Subtitles | ، لا، لا شيء وصل لحد الآن، لَكنَّه يَعْرفُ بأنّني عِنْدي دور أكبر في البيت الأبيضِ الآن، والذي يَعْني بأنّه لدي أكبر قضيب، يُمْكِنُ أَنْ يَمتصَّه. |
- Evet, Beyaz Saray'da kalmamıştı. | Open Subtitles | نعم، نفذ من عندنا في البيت الأبيضِ. |
FBl, Başkan'ın oğlu ile görüştürülmedi cinayet saatinde Saray'da olduğu söylenmekte. | Open Subtitles | الإف بي إي علي ما يبدو أنه غير قادر علي مقابلة الإبنِ الأولِ... . . قيل بأنه كان في البيت الأبيضِ وقت وقوع جريمة القتلَ |
Önemli olan sizi Beyaz Saray'da tutmamız. | Open Subtitles | الذي مهمُ إبْقائك في البيت الأبيضِ. |
Sue'ya Beyaz Saray'dan Mart'ı aramasını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتصل مع سو لتتصل مع (مارتن) في البيت الأبيضِ. |
- Beyaz Saray'da çalışıyorum. | Open Subtitles | - أعمل في البيت الأبيضِ. |
- Martin, Beyaz Saray'da. - Ne? | Open Subtitles | - مارتن) في البيت الأبيضِ) |