Bu yoğunluktaki bir pıhtılaşma bozukluğuna vücuttaki bir toksin sebep olabilir. | Open Subtitles | تجلط الدم هذا الحد يمكن أن يكون نتيجة السموم في الجسم. |
Üzerinde çok düşündüğümüz şeylerden biri, vücuttaki dokuların yapısını gerçekten anlamak. | TED | ولذلك فإن أحد الأشياء التي نفكر بها كثيراً هو في الحقيقة محاولة فهم بنية وهيكل الأنسجة في الجسم. |
Tekrar değiştirme gereği duymadan her şeyi vücuda nakledebilirsiniz. | TED | يمكن زرعها في الجسم دون الحاجة إلى انتزاع المزروع. |
Bu, sonradan vücuda yerleştirilmek üzere kalp veya kemik gibi gerçek dokular üretmek demektir. | TED | حسنا، يعني زراعة قلب حقيقي، لنقل ذلك ، أو زراعة قطعة من عظم التي يمكن أن توضع في الجسم. |
Üçüncüsü, ileri düzey gönderim araçları kullanacağız, bununla amaç, mevcut ilaçları vücutta tam da gitmesi gereken yere göndermek. | TED | الثالث، نحن نبني وسائل توصيل متقدمة لتوجيه الأدوية القائمة بدقة إلى حيث الأماكن التي تحتاج الوصول إليها في الجسم. |
Cerrah burada ilyak kanadından bir miktar kemik alır tam burada bulunur ve bu kemiği vücutta başka bir yere yerleştirir. | TED | وما قد يفعله الجراح هو أخذ بعض العظم من العرف الحرقفي الخاص بك، والذي يقع هنا، ومن ثم يقوم بزرعه في مكان آخر في الجسم. |
vücut içine yapay maddeler aldığı zaman aslında bu madde kas hücresinin içine erişiyor bu hücredeki reseptörler ile birleşir.. | Open Subtitles | لذلك في الجسم ، عندما تأخذها بشكل صناعي فإنها تدخل إلى خلية العضلة و تثبت عند المستقبلات الموجودة في الخلية |
Muhtemelen sinir sisteminin vücudunuzda evinizdeki kablolar gibi olduğunu düşünüyorsunuz. | TED | لربما تتخيلون الجهاز العصبي في الجسم انه يشبه الاسلاك الكهربائية في منازلكم. |
Bu koruma olmadan, Vücudun gizli kalmış yerlerini açma becerimizi kaybedebiliriz. | TED | بدون هذه الحماية، سنفقد القدرة على فتح الأماكن الخفية في الجسم. |
vücuttaki bütün farklı dokuları birleştiren şey, kandır. | TED | وما هو الشيء الذي يربط بين مختلف الأنسجة في الجسم إنه الدم. |
vücuttaki tüm organlar tarafından metabolize edilebilir. | TED | يمكن استقلابه من قبل جميع الأجهزة في الجسم. |
vücuttaki sodyum elektrolitler sulandırılmış hale gelir, hücrelerin şişmesine neden olur. | TED | الكترونات الصوديوم في الجسم فيخففه مسببا للخلايا أن تنتفخ |
Yumurta vücuttaki en büyük hücredir ve hücre dışı kalın şeker kabuğu ve zona pellusuda adındaki bir protein tarafından korunur. | TED | البويضة هي أكبر خلية في الجسم و محمية بغلاف ثخين و خارج خلوي من السكريات و البروتينات يدعى المنطفة الشفافة |
Bu, burada görebileceğiniz gibi cerrahların vücuda iğneler sokarak tohumları göndermesi ile yapılıyor ve tüm bunlar, | TED | وطريقة عملها، كما ترون هنا، هو أنّ الجراحين يدرجون الإبر في الجسم لإدخال الأشعة، وكل هذه، |
Bu problem, sadece glukoz sensörleri ve insulin pomplarına özgü değildir. vücuda takılan bütün implantlarda zamana dayalı değiştirme problemi yaşanır. | TED | وهذه المشكلة لا تتعلّق فقط بأجهزة قياس الغلوكوز ومضخّات الأنسولين، بل بجميع الأجهزة التي تُزرع في الجسم على فتراتٍ زمنيةٍ مختلفة. |
Bir kafaya iki tane vücuda, | Open Subtitles | أسلوب التنفيذ: رصاصة في الرأس, واثنتين في الجسم. |
işe hazırdırlar. Olfaktör nöronlar vücutta her 4-8 haftada bir düzenli olarak yenilenen tek nöronlardır. | TED | وجاهزة للعمل. إنها الخلايا العصبية الوحيدة في الجسم التي تتبدل بشكل دوري كل أربع إلى ثمان أسابيع. |
Kanser hücresindeki nihai hedefine kadar vücutta seyahati boyunca, paketlenmesi ve korunması gerekir. | TED | يجب أن تكون مغطاة ومحمية خلال رحلتها في الجسم وهي في طريقها إلى الهدف الأخير داخل الخلية السرطانية. |
Laboratuvarımda vücutta seyahat edebilecek ve tümör arayabilecek küçüklükte bir kanser nanodedekörü yaptık. | TED | في مختبري، قمنا بصنع كاشف نانوي للسرطان متناهي الصغر الذي يمكنه التنقل في الجسم والبحث عن الأورام. |
Yüzeyini 44 farklı özellikten oluşan ve sertliği, şeffaflığı ve rengi baskı uyguladığı vücut kısmına göre değişen materyallerden bastık. | TED | طبعنا سطحه من بين 44 خصائص مختلفة، تتفاوت في الجمود والتعتيم واللون، مقابلة لنقاط الضغط في الجسم البشري. |
vücuttaki şekeri yok etmek, virüsü öldürür ama vücut fonksiyonlarını da durdurur. | Open Subtitles | تحطيم السكّر في الجسم سيقتل الفيروس، لكنه يوقف نشاط الجسم. |
Peki bu ne sağlar; vücudunuzda oksijeni taşıyan kırmızı kan hücresi sayınız artar ve daha çok oksiyenlenirsiniz. | TED | ما الذي يفعله الجسم حينها هو أنه يبدأ ببناء خلايا الدم الحمراء في الجسم ، مما يساعدك على نقل الأوكسجين بشكل أفضل. |
Ve eğer mıknatıs yeterince büyükse, ve sizin de çözünürlüğünüz yeterince yüksekse, gerçekten vücudunuzda yer alan bütün proteinleri hassas olarak saptayabilir ve bu sistemin nasıl çalıştığını anlamaya başlayabilirsiniz. | TED | و بشكلٍ أدق إذا كان المغناطيس كبير كفاية فإن نتائجك ستكون مرتفعة بشكلٍ كافي باستطاعتك الكشف عن جميع البروتينات الموجودة في الجسم و البدء في فهم النظام بمفرده |
Karaciğerin dışındaki yolculuğuna devam eder, damarlardan Vücudun dolaşım sistemine gider. | TED | وتتابع رحلتها مغادرة الكبد، ومن خلال الأوردة، إلى الدورة الدموية في الجسم. |