"في الدرج" - Traduction Arabe en Turc

    • çekmecede
        
    • Merdiven boşluğunda
        
    • Çekmeceye
        
    • çekmecedeler
        
    • merdivenlere
        
    Eğer aradığınız bir silgiyse, o en üst sol çekmecede duruyor. Open Subtitles إن كنت تبحثين عن شفرة .. فهي في الدرج الأيسر العلوي
    Maket geminin altındaki çekmecede, vaad ettiğim 20 altını bulacaksın. Open Subtitles في الدرج أسفل نموذج السفينة ستجد 20 قطعة من الذهب خاصة بك
    Nişanlarım üst çekmecede. Onları al evlat. Open Subtitles حاملتي النياشين في الدرج العلوي في الخزانة احضرها يا بني
    - Merdiven boşluğunda değiller. - Belki başka bir yol bulmuşlardır. Open Subtitles ـ أنهم ليسوا في الدرج ـ ربما خرجوا من منفذ آخر
    Geçen yıl Büyük Perhiz(paskalya) için Çekmeceye kaldırmıştım. Ve unutmuşum. Open Subtitles حفظته في الدرج للصوم الكبير السنة الماضية ونسيت أن أخرجه
    Masamın sağındaki en üst çekmecedeler. Open Subtitles انهما في الدرج العلوي على اليمين في مكتبي
    Hayır geçen hafta babam çekmecede buldu yani şimdi sen mi kullanacaksın? Open Subtitles لا. أبي وَجدَهم في الدرج الأسبوع الماضي إذاً سَتلبسينهم الآن؟
    Tabii ki var. çekmecede, tabancanın olduğu yerde. Open Subtitles متأكّد انها هناك في الدرج حيث كان مسدّسكَ
    Kart çekmecede. Şifreyi biliyorsun. Open Subtitles وضعت بعض المال في البنك من أجل الجنازة ستجدين البطاقة في الدرج ، تعرفين رقمها السري
    çekmecede görmemi istemediğin her neyse kesin Hyde'ındır. Open Subtitles مهما كان الشيء الذي في الدرج ولم تردني أن أراه، أنا متأكد بأنه كان له
    Eğer lazım olursa çekmecede bıçağım var. Tüm bildiğim bu. Open Subtitles إذا أتوا إلينا لدي سكين في الدرج و هذا كل ما أحتاج إليه و هذا ما أعرف أن أستخدمه
    Eğer mutluluk hapına ihtiyacın olursa en üstteki çekmecede var. Open Subtitles إذا أردت بعض الأدوية التي تشعرك بالسعادة فستجدينها في الدرج العلوي
    Bana geldi ve dolabının içinde, üçüncü çekmecede pembe bluzunun arkasına bakmamı söyledi. Open Subtitles وأخبرتني أن أنظر في الخزانة في الدرج الثالث خلف بلوزتها الوردية كان هناك شيء لي
    Muhtemelen ikinci çekmecede kitabın altında bir zarfın içinde oldukları ve sen onları masanın üstüne koyduğun içindir. Open Subtitles ربّما لأنهما كانا في الدرج الثاني في ظرف صغير، وفوقهما كتاب وأنت وضعتهما على المكتب
    Lütfen anneme şifremin üstten ikinci çekmecede olduğunu söyleyin. Open Subtitles أخبر أمي أن ختمي موجود في الدرج الثاني رجاءً.
    Evet, evlere servis menülerini hâlâ üst çekmecede tutuyorum. Open Subtitles أجل ، لقد وضعت لك الوجبات الجاهزة في الدرج العلوي
    çekmecede benim için bir şeyler bıraktığını söylediler. Open Subtitles وقالوا أنّكِ تركتِ بعض الأغراض في الدرج.
    Efendim Merdiven boşluğunda silah sesi duydum Open Subtitles يا سيدي ، لقد حصل اطلاق نار في الدرج
    Merdiven boşluğunda biriyle mi karşılaşıp konuştu? Open Subtitles هل توقفت و تحدثت الى شخص ما في الدرج ؟
    Tomizawa onları yıkamış olmalı. Alt Çekmeceye bak. Open Subtitles لابد أن توميزاوا غسلته ابحثي في الدرج السفلي
    Hepsi alt çekmecedeler, orda ayakkabılar da var. Open Subtitles انهم هنا تماما في الدرج الاسفل وهناك الاحذية الاضافية ايضا
    Bu 16. yy Aztek yazısından, psilosibin mantar yemek üzere olan bir adamı ve aynı anda tanrı tarafından merdivenlere çekilişini anlatıyor. TED هذه من لفيفة ورق للأزتيك من القرن 16 تُظهر شخصا يهمّ بأكل فطر يسبب الهلوسة وفي نفس اللحظة يتم انتزاعه في الدرج من قبل إله.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus