Kevin, sanıyorum ki son 24 saat içinde, bir matematik üstadı olmuşsundur. | Open Subtitles | أفترض، كيفين، الذي في الساعات الـ24 الأخيرة، أنت أصبحت تماما ساحر الرياضيات. |
Son 24 saat içinde, yüzeye 10 gezi düzenlemissiniz. Hepsi de izinsiz. | Open Subtitles | قمت بـ10 رحلات إلى السطح في الساعات الـ24 الماضية، كلها بدون إذن |
İzinsiz olarak son 24 saat içinde yüzeye 10 kez yolculuk yapmışsın. | Open Subtitles | جَعلتَ 10 سفراتَ إلى السطحِ في الساعات الـ24 الأخيرة كُلّ الغير مخول |
"Beraber geçirdiğimiz birkaç saatte, bir ömür sürmüş gibi birbirimizi sevdik." | Open Subtitles | في الساعات القليله التي قضيناها معاً كأننا أحببنا بعضنا طوال العمر |
Önümüzdeki saatlerde Dünya liderlerinizle bağlantılar kurulacak. | Open Subtitles | سيكون هناك المزيد من التواصل مع قادة العالم في الساعات القادمة. |
12 saat boyunca ormanla ilgili bilinmesi gerekenler hakkında internette araştırma yaptım. | Open Subtitles | في الساعات الــ 12 الماضية عن كل شيء يجب معرفته عن الغابة |
Son birkaç saat içerisinde duyguları ifade etme konusunda bayanların erkeklerden çok daha üretken olduklarını görüyoruz. | TED | ونحن نرى أن النساء هن أكثر قليلا إنتاجاً في الحديث عن مشاعرهن في الساعات الأخيرة عن الرجال. |
24 saat içinde, Roger'in saatindeki konumlandırma sinyali yeniden aktif olacak. | Open Subtitles | في 24 ساعة، وإشارة تحديد الموقع الجغرافي في الساعات روجر وتنشيط. |
Dr Hasseldorf, önümüzdeki birkaç saat içinde neler bekleyebiliriz? | Open Subtitles | دّكتور هاسيلدورف ماذا يمكن أَنْ نَتوقّعُ في الساعات القليلة القادمة؟ حَسناً, غايل |
Birkaç saat içinde zor bir seçim yapmak zorunda kalabiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نتخذ خيار صعب في الساعات القليلة القادمة |
Bayan Hendershot'ı birkaç saat içinde doğum yapmasını bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتمنّى السّيدة هيندرشوت سيسلّم في الساعات القليلة القادمة. |
Eminim ikiniz de biliyorsunuz ki son birkaç saat içinde en az bir düzine okul kuralına karşı geldiniz. | Open Subtitles | تدركان بالطبع أنه في الساعات القليلة الماضية أنتهكتم ربما دستة من قوانين المدرسة |
Tanr askna, su son birkaç saatte biraz daha sakin ve nazik olalm. | Open Subtitles | ، بحق الرب لنحظي ببعض الهدوء والاحترام في الساعات الاخيرة |
Son 48 saatte tadı metal gibi ya da tuhaf herhangi bir şey yedin mi veya içtin mi? | Open Subtitles | في الساعات الـ48 الأخيرة، أكلت أو شربت أيّ شئ الذي ذاق معدني أو شاذّ عادة؟ |
3 Şubat 1915'te, sabah erken saatte Süveyş kanalına ulaştılar. | Open Subtitles | وصلوا قناة السـويس في الساعات الأولى من يوم الثالث من فبراير عام 1915 |
Polis tarafından yapılan açıklamada bu sabah erken saatlerde beşinci kurbanın bulunduğu bilgisi doğrulandı. | Open Subtitles | لقد أكتشفت المباحث جثة الضحية الخامسة في الساعات الأولى من الصباح |
Hipnoterapist Dr. Fulton'a gidene kadar o gece 9.5 saat boyunca nerede ve kimlerle birlikte olduğumuzu bilmiyorduk. | Open Subtitles | لم نعلم قبل أن ننصح بالمعالجة بالتنويم المغناطيسي وهنا تذكرنا أين كنا في تلك اليلة في الساعات التسع ونصف ومع من كنا |
Saygısızlık etmek istemem Bayan Başkan ama son on iki saat içerisinde verdiğin bu ikinci gözdağı kalmayı daha çok istememe sebep oluyor. | Open Subtitles | مع فائقِ الاحترام سيّدتي العمدة، تهديدكِ لي مرّتين في الساعات الاثنتي عشرةَ الماضية، يدفعني أكثر للمكوث. |
Sayın Başkan, mesele son birkaç dakikadaki tavrınız değil, ...son 20 saattir yaptıklarınız. | Open Subtitles | سيدي الرئيس إننا لا نتكلم عن تصرفاتك في الدقائق القليلة الماشية و لكن نتكلم عن تصرفاتك في الساعات ال 20 السابقة |
Sabahın erken saatlerinde, Rus ordusu içeri girdi ve şaşırtıcı olarak az bir direnişle karşılaştı. | Open Subtitles | في الساعات الاولى من صباح هذا اليوم تحركت القوات الروسية للهجوم و قابلت مقاومة صغيرة |
Son 24 saate bu odaya kim girip çıkmış bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | أيّ فكرة عمّن دخل وخرج من هذه الغرفة في الساعات الـ 24 الماضية؟ |
Programda önümüzdeki saatler serbest vakit olarak geçiyordu, şimdi ormanda yürüyüş oldu. | Open Subtitles | في الساعات القليلة القادمة سوف نضع جدوال تضم اوقاتكم الشخصية عندما تسير الغابة.. |