Saatlerce kâğıt oynayıp siyaset konuştuk. | Open Subtitles | لقد كنا نلعب الورق أو نتكلم في السياسة طوال الساعات. |
Bir tarafta, dış siyaset konusunda inadını sürdüren ABD başkanı diğer taraftaysa, onun uğruna savaşmasını umutsuzca istedikleri masum bir Amerikalı kadın. | Open Subtitles | فمن ناحية تجدون الرئيس يشق طريقه بصعوبة في السياسة الخارجية |
Bu politika oluştururken bir problem, benim araştırmalarım için de öyleydi. | TED | إذن هذه مشكلة في السياسة كما أنها مشكلة بالنسبة لبحثي |
Bunu, insancıl ve dikkatli bir şekilde yaptığımızda hapishaneler başarısız sosyal politika kovasından fazlası olabilir. | TED | وعندما نفعل ذلك بشكل مدروس وإنساني السجون تستطيع أن تكون أكثر من وعاء لفشل في السياسة الاجتماعية |
Ve bu da politikada ve aynı zamanda geniş bir insan gayreti aralığında daha sığ bir izleğe yol açıyor. | TED | وقد أدى ذلك إلى نهج سطحي ليس في السياسة فقط، بل في عدد كبير من مساع البشر. |
siyasette, rastgele seçimin meşruluğunun yeniden keşfi son zamanlarda çok yagın hâle geldi, öyle ki hakkında konuşmak için birçok örnek mevcut. | TED | إعادة الحديث عن الاختيار العشوائي في السياسة أصبح شائعًا في الآونة الأخيرة، هناك الكثير من الأمثلة للحديث عنها. |
Bunu kişiselleştirmenin yanı sıra -- kalbinizle olan ilişkinizden bahsedeceğiz ve bütün kadınların kendi kalpleriyle olan ilişkilerinden -- politikaya geçeceğiz. | TED | سنجعل هذا الأمر شخصياً و سنتحدث عن علاقتكم مع قلوبكم وعلاقات كل النساء مع قلوبهن سوف نخوض في السياسة |
Senin iş zekanla benim politik deneyimlerimle, bu işi havaya kaldırabiliriz. | Open Subtitles | ذكائك في مجال الأعمال مع خبرتي في السياسة بإمكاننا إنجاح الأمر |
politikadan söz etmeyelim, iş için kötü oluyor. | Open Subtitles | و لكن لا ينبغى لنا التحدث في السياسة اٍنه شئ سيئ بالنسبة للعمل ، أليس كذلك ؟ |
Yine de arkasındayım ki politikacılar yüz karasıdır. | Open Subtitles | أقولها مجدداً, ليس هناك الآراء الشخصية في السياسة |
Sana etkili bir siyaset şansı öneriyorum Henrietta. | Open Subtitles | أنا أعرضُ عليكـِ فرصةٍ فريدةً من شأنَّها التأثيرُ في السياسة يا هـنـريـتـا |
Şu anki siyaset ortamı düşünülürse kendimi savaş tellalı gibi hissedeceğim. | Open Subtitles | ما زال هذا يجعلني أشعر كأنني مثير حرب بكل ما يدور في السياسة الآن. |
politika ve öfkeyi, dünyadaki maço-faşizm yükselişini besleyen aşağılama, hor görme ve hiddetle ilgili olarak düşünüyoruz. | TED | نحن نفكر في السياسة والغضب باعتماد الاستخفاف والازدراء والغيظ التي تُغذّي تصاعد الفاشية الذكورية في العالم. |
Temiz hükümet üzerindeki vurgu ile yozlaşmış politikacılardan da gitgide arınılacaktır, çünkü politika işinde paraya yer kalmayacaktır. | TED | التركيز على حكومة نظيفة سيتمكن تدريجياً من تقليص المشاكل السياسية لأنه لن يكون هناك مالاً سيأخذ دوراً في السياسة |
İnsanların politikada nerede durdukları önemli olduğu zaman onları çekmek çok zordur. | TED | ومن الصعب جدا إشراك الناس في السياسة عندما يعتقدون أن المهم فعلا هو موقفهم الشخصي من الأمور. |
John için çalışmayı sevsem de politikada başarılı olamadım. | TED | وفي نفس الوقت الذي كنت أحب العمل لدى جون، لم أشعر بالسعادة أثناء العمل في السياسة. |
Bugün size küresel siyasette ve küreselleşen ekonomimizde başarısız liderlikten bahsedeceğim. | TED | سأحدثكم اليوم عن فشل القيادة في السياسة العالمية وعن إقتصادنا في ظل العولمة |
Ama konu politikaya gelince ürkütücü konuşmaya başladı. | Open Subtitles | لكن عندما تحدثنا في السياسة أظهر ميلاً خطيراً جداً. |
politik yaşamında başarısızlıklara alışkın değildi. | Open Subtitles | فهو لم يكن معتادًا على الفشل في السياسة أو في الحياة |
politikadan hiç anlamıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تعرف شيئاً في السياسة, أليس كذلك؟ |
Yine de arkasındayım ki politikacılar yüz karasıdır. | Open Subtitles | أقولها مجدداً, ليس هناك الآراء الشخصية في السياسة |