Gel buraya. Spor salonunda terlemiş bir herif gibi kokuyorsun ve umrumda değil. | Open Subtitles | تعالي تنبعث منك رائحة شاب مُتعرّق في الصالة الرياضية ، لكن لا يهم |
Jimnastik salonunda buluşacaktık. Kaçtığını söylediler. Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | من المفروض أن نتقابل في الصالة الرياضية لقد قالوا بأنك ذهبت هل كل شئ بخير؟ |
Spor salonunda bu sabah düşmüş. | Open Subtitles | إنهار في الصالة الرياضية بالمنطقة الوسطى هذا الصباح |
Ne, sen bana salonda saatler geçireceğini ter dökeceğini ve mızmızlanmayacağını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | ماذا, تريد أخباريّ أنك ستقضي ساعات في الصالة الرياضية تتدرب بقوة وتنسى الراحة؟ |
tekrar, onu Lobide görebileceksiniz. | TED | ومرة أُخرى يمكنكم رؤيته في الصالة خارجاً |
Plan, benim eşyaları yok etmem ve... - ...çantayı spor salonuna zulalamamdı. | Open Subtitles | اقتضت الخطة أن أختفي مع العتاد ثمّ أخبّئ الحقيبة في الصالة الرياضيّة. |
Avcılar bizi koridorda samimi halde görüyor. | Open Subtitles | عندما ترانا المبيدة في الصالة معاً، غباء كالصوص. |
Brit'in spor salonundaki aniden kalabalıklaşacak toplantısını tweetledim... | Open Subtitles | لقد ارسلت رسالة عن التجمع الحماسي في الصالة الرياضية لبرتني |
On raund, Akademi salonu, seçime kadar üç hafta. | Open Subtitles | عشر جولات في الصالة الاكاديمية 3اسابيع من الان حتى الانتخابات |
Koğuşta, spor salonunda, bahçe de ya da kantinde olmaz en azından. | Open Subtitles | على الأقل ليسَ في الجناح ولا في الصالة الرياضية ولا في الساحة ولا في المَقصف |
Aslında söylediği şey şu... haftasonunu spor salonunda tanıştığı bir çocukla sevişerek geçirmiş. Kaltak! | Open Subtitles | يعني تحديداً قد أمضت عطلة نهاية الأسبوع وهي تُقيم علاقةٍ حميمة مع شابٍ ما قابَلته في الصالة الرياضية. |
Okuldan sonra, toplantı salonunda! Tabii, eğer yetişebilirsiniz. | Open Subtitles | في الصالة بعد المدرسة إن كنت تستطيع الحضور |
Evlât, sen vaktini spor salonunda ya da hastanede geçirirken o evde meşgalesiz kaldı. | Open Subtitles | يا ابني، بينما كنت تهدر وقتك في الصالة الرياضية أو المستشفى زوجتك في المنزل لوحدها، شاغرة لذلك إستئجرت بديل |
Pekala, çocuklar, spor salonunda çalışmaya gidiyorum. | Open Subtitles | حسنا,أطفال,أنا ذاهبة إلى التدريب في الصالة الرياضية |
Tommy'nin bu turnuvada olmasının tek gerçek sebebi spor salonunda Mad Dog Grimes'ı patakladığını gösteren videodur. | Open Subtitles | السبب الحقيقي لمشاركة تومي ريردن في هذه البطولة هو مقطع فيديو له وهو يتغلب على ماد دوغ غرايمز في الصالة الرياضية. |
Amcanız gitmak istiyor. Kendisi, sizi salonda bekliyor. | Open Subtitles | عمك يريد الرحيل الآن هو بانتظارك في الصالة |
salonda bir çay, çek bozdurma veya bir gazete bulmamı ister misiniz? | Open Subtitles | ،طلب الشاي لكِ في الصالة أصرف شيك، احضار الصحف |
Madam, kardeşiniz imparator salonda sizi bekliyor. Geldi mi? | Open Subtitles | يا سيدتي, إن أخيكِ الأمبراطور في الصالة ينتظركِ |
Telsizi al. Lobide kal ve asansörü takip et. | Open Subtitles | كارين خذي الراديو , أبقي هنا في الصالة و راقبي المصعد |
Emniyet Müdürlüğü yakınındaki spor salonuna giden bir arkadaşım var. | Open Subtitles | لدي صديق يعمل في الصالة الرياضية بالقرب من مكان للعاهرات |
koridorda ona kötü bir bakış atan birisini küt diye sallayacak. | Open Subtitles | أنه سيطرد أول من ينظر له باشمئزاز في الصالة |
Spor salonundaki herif maksimum performans sağlayacağını söylemişti. | Open Subtitles | ولم يكن لدي أدنى فكرة عن ذلك الرجل في الصالة الرياضية وصفهم لى من اجل زيادة صلابة عضلاتى |
Spor salonu üyeliğini aylar önce iptal ettirmişti. | Open Subtitles | كان عليه أن ينهي عضوية إشتراكه في الصالة الرياضية منذ شهر |
Hayır, müzik odasının yanındaki yeşil salondaydım. | Open Subtitles | ،لا، في الصالة الخضراء .بجوار غرفة الموسيقى |
- Bu Lee'nin kartımı? Bilirsin jimnastik salonundaydık ve pantolonları karıştırmış olmalıyız, öyleyse, | Open Subtitles | هل تعلم ، لقد كنا للتو في الصالة الرياضية لابد أن ملابسنا تم تبديلها خطأ |
Eğer oturma odasında Amerikalı isen, banyoda nesindir? | Open Subtitles | إن كنت أمريكياً في الصالة فماذا تكون في المرحاض؟ |