Şehirlerimizi nasıl aydınlatmamız gerektiğini gözden geçirmeliyiz. | TED | لذا يتعين علينا أن نعيد النظر في الطريقة التي تعمل فيها أضواء مُدننا. |
ama hepsinden önemlisi demokrasi için nasıl çarpışıtığımıza. | TED | والأهم من ذلك كله، في الطريقة التي حاربنا بها من أجل الديمقراطية. |
Şimdi, paramızı nasıl yönettiğimizi düşünelim. | TED | إذن دعونا نفكر في الطريقة التي ندير بها أموالنا. |
Artık nasıl yapıyorlarsa, bir şekilde cesedinden kurtuldular. | Open Subtitles | تخلصوا من جسدها، في الطريقة التي يفعلونها |
Senin istediğin şekilde o asla seni sevmeyecek. | Open Subtitles | وقالت انها سوف أبدا أحبك في الطريقة التي تريد لها أن. |
Ayrıca bu takımlar arasında işleyişlerin tutarlılığını nasıl sağlayacağız? | TED | وكيف نضمن التناسق في الطريقة التي نفعل بها الأشياء في جميع تلك الفرق؟ |
İnsanların birbirlerini nasıl etkilediğini ve ilişki kurduğunu kontrol edemezsin.” | TED | لا يمكنك التحكم في الطريقة التي يجذب بها الناس بعضهم البعض ويبنون من خلالها علاقاتهم. |
Eminim hepiniz en az bir kere yara bandı sökmüşsünüzdür, ve bunu nasıl yapmanın daha iyi olacağını düşünmüşsünüzdür. | TED | بالطبع، جميعكم مر بتجربة نزع ضمادة في مرة من المرات وبالتأكيد فكرتم في الطريقة الصحيحة لنزعها. |
Ancak biz bunu daha iyi ya da nasıl daha ilginç yapabileceğimiz konusunda hayal gücünden yoksunduk. | TED | ولكن لدينا نوع من إفتقار التخيل في الطريقة التي يمكن ان تفعل ذلك جيدا أو بشكل مثير للاهتمام. |
Her zaman kimin yaptığını nasıl da buluveriyor. | Open Subtitles | في الطريقة التي يكشف بها من قام بالجريمة |
Ayrıca oğlumla nasıl konuştuğum kimseyi ilgilendirmez. | Open Subtitles | و لا دخل لها في الطريقة التي أتحدث بها مع أبني |
Evet nasıl pahalı elbiseler giyen afili kadınlar seksi olursa öyle işte, bilirsin. | Open Subtitles | نعم .. في الطريقة التي مثل امرأة أنيقة مع ملابس باهضة الثمن التي لا تخلعها .. |
Bir ceketi nasıl giydiğimizden ya da nasıl çıkarttığımızdan belli olur. | Open Subtitles | إنهُ يعيش في الطريقة التي ترتدي بها الستره، أو تخلع بها الستره. |
nasıl davrandığını düşünün. | Open Subtitles | حسنا، فكروا في الطريقة التي كانت تتصرف بها |
Oldu olalı televizyonda ve filmler yapıyor ve bakın hayatını nasıl mahvediyor. | Open Subtitles | امرأة: يكون على شاشة التلفزيون والقيام الأفلام طالما لديه والنظر في الطريقة التي يتم إضاعة حياته. |
Hayatlarımızı nasıl yaşayacağımız hakkında söz hakkımız olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون لدينا رأي في الطريقة التي نريد أن نعيش بها |
Olağan yoldan olmaz. Hiçbir şekilde olmaz. | Open Subtitles | ـ ليس في الطريقة العادية ـ لا يمكن إطلاقاً |
Hangi şekilde? | Open Subtitles | كما في الطريقة المحددة الذي تم كسرها التي كانت؟ |
Ve beni en acılı şekilde öldürür. | Open Subtitles | وقال انه سوف يقتلني في الطريقة الأكثر إيلاما الممكنة. |