'eve giderken yapacağız. Fikir senden çıktı.' dediler. | Open Subtitles | ' نحن سَنَفعلها في الطريق إلى البيت الفكرة كانت فكرتك،' قالوا لي |
Bilmiyorum. Herhalde eve giderken bir şeyler alırım. | Open Subtitles | لا أعرف، قد أشتري طعاماً جاهزاً في الطريق إلى البيت |
- eve giderken yoldan bir şeyler alırım. | Open Subtitles | لا أعرف، قد أشتري طعاماً جاهزاً في الطريق إلى البيت |
Bu eve dönüş yolunda. İşte şu tepenin arkası Kuzey Kore | TED | هذا في الطريق إلى البيت. وهذه كوريا الشمالية أعلى التل. |
Evet, eve dönüş yolunda onu bir soyguncudan kurtarmıştım. | Open Subtitles | نعم ، و في الطريق إلى البيت أنقذتها من قاطع طريق |
Perde arasında için geçecek ben de ikinci perdenin şarkısını eve dönüş yolunda arabada söyeyeceğim. | Open Subtitles | سيغمى عليها من قبل الاستراحة وسوف يكون لي لغناء الثاني فعل في السيارة في الطريق إلى البيت. |
Ayrıca, eve giderken arabasında kusmuştum. | Open Subtitles | كما أنني تقيأت في سيارتها في الطريق إلى البيت. |
- Ama yine de eve giderken arkada oturacağım. | Open Subtitles | -لكنني سأجلس في المقعد الخلفي في الطريق إلى البيت |
eve giderken, yoldan alırım. | Open Subtitles | سأختار 'م في الطريق إلى البيت. |
eve giderken sana Jamba Juice alırım. | Open Subtitles | سأحضر لك عصير جامبا في الطريق إلى البيت |
Ben eve giderken seni arayacagim. | Open Subtitles | أنا ستعمل ندعو لكم في الطريق إلى البيت. |
eve giderken ayrılalım dedik. | Open Subtitles | اه، في الطريق إلى البيت قررنا تقسيم. |
Oraya çok geç gidemem çünkü eve giderken soyulabilirim. | Open Subtitles | وأنا لا يمكن أن أصل متأخرا ...جدا لأنني قد أتعرض للسطو في الطريق إلى البيت |
- O zaman eve dönüş yolunda bana öğrenemediğin her şeyi anlatırsın. | Open Subtitles | حسنًا، في الطريق إلى البيت يمكنك أن تقول لي كل شيء أنتِ لم تتعلمي. |