Bu uzun süreli cinsel şiddet de bize bir yara sağlamaz. | Open Subtitles | يستخدمونها في العنف الجنسي إنها ليست الطريقة للمضي قدماً, حسناً ؟ |
Ben bir psikiyatr, sosyal hizmet çalışanı ya da aile içi şiddet uzmanı değilim. | TED | أنا لست اخصائية نفسية ، عاملة اجتماعية أو خبيرة في العنف الأسري. |
İkincisi ülkelerimizdeki eşitsizliğin ülkeler arasındaki savaşlardan daha büyük şiddet doğuracağını kabul etmeliyiz. | TED | ثانيًا، أدركوا أنه واليوم، يُعتبر عدم المساواة في بلادنا المتسبب بوتيرة سريعة في العنف أكثر من الحرب بين الدول. |
Çalışmalar gösteriyor ki,onaylanmış şiddetin gençlere zarar verici etkileri var. | Open Subtitles | الدراسات أظهرت زيادة في العنف عند الاطفال بسببها لذلك قمت ببعض العمل من أجل اللجنة |
Terörizm: 1) şiddetin sistematik kullanımı, korku yaratmak adına şiddet uygulamak ve sindirmeye çalışmak. | Open Subtitles | الإرهاب : ّ 1ــ إستعمال منهجي للذعر , يتظاهر في العنف او التخويف ,لتوليد الخوف |
Bu toplumlarda gerçekleşen şiddette bir azalma gördük. | TED | شاهدنا انخفاضًا في العنف الذي كانت تعاني منه تلك المجتمعات، |
Erkeğin muhtemelen cinsel şiddet geçmişi var. | Open Subtitles | على الأغلب أن الرجل له سوابق في العنف الجنسي |
Bak, ev içi şiddet konusunda ders vermene ihtiyacım yok Fleur. | Open Subtitles | أنظري, لا أحتاج إلى محاضرة في العنف المنزلي, فلور |
Kurbanlarımızdan 15 yıl daha yaşlı ve kocasının uzun bir aile içi şiddet geçmişi var. | Open Subtitles | و التي كانت تكبر ضحايانا بخمسة عشرة سنة و زوجها لديه تاريخ في العنف الأسري |
Burada birkaç tane destek grubu var ayrıca birkaç tane de aile içi şiddet terapisti. | Open Subtitles | هنالك العديد من المجموعات هنا وعدد قليل من المعالجين المتخصصين في العنف المنزلي |
Üstelik bunun aile içi şiddet ve tecavüz konusunda nasıl işlediği, erkeklerin aslında kendileri hakkındaki bir konunun nasıl dışında tutulduğu şaşırtıcı bir şeydir. | TED | وهذا أمر مدهش كيف يعمل هذا في العنف العائلي والجنسي، كيف تم محو الرجال لحد كبير من العديد من المحادثات عن موضوع هو مركزياً حول الرجال. |
Bu temel sebeplerden bazıları şiddet, ekonomik fırsatın eksikliği ve aşırı yoksulluk, özellikle de Kuzey Üçgeni'ndeki yoksulluk: El Salvador, Guatemala ve Honduras. | TED | وتتمثل بعض هذه الأسباب الجذرية للمشكلة في العنف وقلة الفرص الاقتصادية والفقر المُدقع، ولا سيما في المثلث الشمالي؛ السلفادور وغواتيمالا وهندوراس، |
Acil Adli Müdahale ve BM Kadın, birlikte, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet konusunda özel uzmanlığa sahip benim gibi, 250'den fazla profesyonel kişiyi işe aldı, eğitti ve sertifikalandırdı. | TED | سويًا، تقوم الاستجابة السريعة للعدالة والأمم المتحدة للنساء بتعيين وتدريب واعتماد أكثر من 250 متخصصًا مع خبرة محددة في العنف الجنسي والجنساني، مثلي. |
Az önce... huzurlu evimizde aile içi şiddet patlak verdi! | Open Subtitles | هذا فقط في. العنف المنزلي يَنفجرُ في الكوخِ السلميِ! |
Bryce Greyson'u seçti çünkü... aradığımız profile uyuyordu... hükümet karşıtı paranoya, şiddet geçmişi. | Open Subtitles | "برايس" اختار "جرايسون" لأنّه يتوافق مع شخصيّة ما قد نبحث عنه معارض مهووس للحكومة له سوابق في العنف |
Bu insanlar silahlı ve şiddet yanlısılar. | Open Subtitles | أولئك الأشخاص مُسلّحين وغاية في العنف. |
şiddetin bir geleceği yoktur. | Open Subtitles | رسالتنا واضحة وسهلة بأن لايوجد مستقبل في العنف |
şiddetin düşüşü yıllık ölçekte bile görülebilir. | TED | حتى في منظور السنة يستطيع الواحد منا أن يرى هبوط في العنف . |
O, şiddette şan olduğunu zanneden erkekler tarafından çevrili. | Open Subtitles | انه محاط بالرجال الذين يعتقدون بأن هناك مجد في العنف |