- İyi günleri, kötü günleri oluyordur. - Genelde iyi oluyor. | Open Subtitles | بعض الأيام الجيدة و بعض الأيام السيئة في الغالب أيام جيدة |
Bu iş Genelde zararsız hayvanların olduğu bir iş değil. | Open Subtitles | هذه ليست حيوانات مؤذية في الغالب .مع وجود قاتل عرضي |
Ama çoğunlukla içinizde bir sevgi ve şefkat hissi uyandırıyorlar. | TED | و في الغالب يثير نوع من الإحساس بالحنية و الرعاية |
Dürüst olmak gerekirse, Daha çok seks ağırlıklı bir ilişkiydi. | Open Subtitles | ، ولكي أكون صادقة كانت في الغالب حول الجنس عظيم. |
En çok da, bu dünyanın içine girdiğimde ne kadar mutlu olacağımı düşündüğümü. | Open Subtitles | في الغالب كم اعتقدت أني سأكون سعيدة حالما أدخل عالم الجانب الشرقي الأعلى |
genellikle erkekleri öyledir. Senin boyun kaç? 1.85, 1.88 mi? | Open Subtitles | أقصد, الرجال في الغالب كم أنت 6,1 أو 6,2 ؟ |
Ve hatta online suçluları bulabilsek bile Çoğu zaman sonuç alınmaz. | TED | و حتى اذا استطعنا ايجاد المجرمين في الغالب لا يوجد ناتج |
Ancak eğer soruyu sorarsanız doktorunuz Büyük ihtimalle cevabı aramaya koyulacaktır. | TED | ولكن إذا سألت السؤال، فإن طبيبك في الغالب سيبحث عن الحل. |
"Eğer bunu okuyorsanız, Simon muhtemelen kaybolmuştur ya da sıkıntı içindedir." | Open Subtitles | اذا كنت تقراء هذي ,هو في الغالب ضايع او في مشكله |
Gençlik maceraların tekrar tekrar anlatılıyor... Genelde Cumartesi günü öğle sonraları. | Open Subtitles | مغامرات شبابِكِ تقص مراراً وتكرارا، في الغالب أيام السبت بعد الظهر. |
Güzel bir kız ortadan kaybolduğunda Genelde iki şekilde sonuçlanır. | Open Subtitles | فتاة جميلة تختفي في الغالب هذا يعني امرا من اثنين |
Yüzey üzerinden integral alabiliriz; ve kullanılan simge Genelde büyük sigmadır. | TED | يمكننا دمج الأسطح والرمز في الغالب هو سيغما كبيرة |
Bunlar Genelde şirketler için çok iyi anlaşmalar, kodlarındaki zayıflıkları bulan hackerları ödüllendirmek için. | TED | وهي في الغالب اتفاقات مربحة للشركات تكافئهم لإبلاغهم عن منافذ الاختراق التي يكتشفونها في برمجياتهم. |
Yakalananların Genelde %5'i karides oluyor. | TED | في الغالب يشكل الروبيان ما نسبته أقل من 5٪ من الصيد. |
Arada bir şamata çıkarmak için de kullanırdık, ama çoğunlukla ofimizdi orası. | Open Subtitles | استمعلناه بين الحين والآخر في عملياتنا لكنه كان في الغالب مكتب لنا |
Ben çoğunlukla konser ve toplantı afişleri... yapıyorum ve 20 yıldır bu işteyim. | Open Subtitles | أنا لست رجلك أنا أجري المؤتمرات والحفلات في الغالب وبقينا لـ 20 سنة |
Yazışmaların konusu, çoğunlukla tarihi şehir, hayalet kasaba ve eski madenler. | Open Subtitles | المراسلة كَانتْ في الغالب حول المواقع التأريخية، مدن الأشباح، ألغام قديمة. |
Daha çok bir sığınıkta yaşayıp insanları uzaktan kumandayla öldürmek istemediğim için. | Open Subtitles | في الغالب لم أرد العيش في مخبئ وأقتل الناس بجهاز عن بعد |
Uzun erkekler ortalamada daha başarılıdır ve Daha çok para kazanırlar. | Open Subtitles | الرجال طويلي القامة في الغالب أكثر نجاحاً و يجنون مالاً أكثر |
Ama En çok düğün gününde seninle birlikte olmak istedim. | Open Subtitles | لكن في الغالب أردت أن أكون معك في يوم زفافك |
genellikle gece vakti ortaya çıkar ve deliğine yakın durur. | Open Subtitles | يَظْهرُ في الغالب في الليل ويَبْقى على مقربة إلى فتحتِه. |
Kurumlar bir saldırı ile ilgili bilgileri Çoğu zaman kendilerine saklıyor. | TED | تقوم المنظمات في الغالب بالإبقاء على المعلومات المرتبطة بذلك الهجوم لأنفسهم. |
Büyük ihtimalle davet edilmemenin nedeni orada olman gerektiği açıkça belli olmasındandır. | Open Subtitles | في الغالب لم يوجه لك أحد دعوة لأن حضورك أمر مفروغ منه |
muhtemelen aylardır bu hastalık var ve şu an da şiddetlenmiş. | Open Subtitles | إنه في الغالب مصاب بها منذُ عدّةِ أشهر والأن أصبحَ حادّ |
Geç saatte televizyonda bu ayarda bir filmi ne kadar sıklıkla görebilirim? | Open Subtitles | رجاءً مارج، كم في الغالب يمكنني أن أرى فيلم بهذه المكانة العالية |