Bu kadar sıkı teftiş varken büyük ihtimalle üste öldürüldü. | Open Subtitles | مع اجراءات التفتيش الصارمة . يمكن أنها وقعت في القاعدة |
Valiz ve kiralık araba 11le 11:30 arasında üste olacak | Open Subtitles | الأمتعة والسيارة المؤجرة ستكون في القاعدة فيما بين |
24 yapalım, ve üste kalacaksın, gözlem altında. | Open Subtitles | أجعلها 24 ساعة,وسوف تبقى في القاعدة للملاحظة |
Bu işaretler de üsse mesaj göndermek için. | Open Subtitles | وهذا الدخان هو رسائل للمقيمين في القاعدة |
üsteki çocuk felci bağışlarından o sorumlu. | Open Subtitles | كما تعلم، هي المسؤولة عن جمع التبرعات في القاعدة. |
Ne zamandan beri üstte posta dağıtım görevini yapıyorsunuz? | Open Subtitles | منذ متى يفترض بـ تسيلم البريد أن يكون من واجباتك في القاعدة ؟ |
- üste bir sıkıntı çıkmış. - Nasıl bir sıkıntı? | Open Subtitles | هناكَ حالة طارئة في القاعدة - ما نوع هذه الحالة؟ |
Qassam üste işe girene kadar hastalığı kendine bulaştırmazdı. | Open Subtitles | قسـام لا يمكن أنه أعطى العدوى لهم مالم يحصل على عمل في القاعدة |
Onu üste ziyaret etmeme, hatta oradan aramama bile izin vermezdi. | Open Subtitles | لم يكن يدعني حتى أزوره في القاعدة أو حتى أتصل به هناك |
Askeri üste Lois'le kalabilirim. | Open Subtitles | يمكن , يمكن أن أبقى مع لويس في القاعدة العسكرية |
Carl ve Bridget'la üste dans ve yemeğe gidecektik. | Open Subtitles | كنا سنذهب مع كارل وبريجت، انتِ تعلمين لحفلة العشاء والرقص في القاعدة. |
Ve bu zaman zarfında sivil ya da asker üste kaybolmuş kimse rapor edilmemiş. | Open Subtitles | و لا يوجد أي تقرير عن شخص مدني أو عسكري فُقِدَ في القاعدة خلال تلك الفترة |
Tek bir makina ana üste kargaşaya sebebiyet vermek için kullanılıyor. | Open Subtitles | اله و احدة تحدث فوضى في القاعدة الرئيسية ليسبب البلبلة و فقدان النظام |
İmzaladığın kaza raporunda, üste yaralandığı yazıyor. | Open Subtitles | تقرير الحادث الذى وقعته يقول أنه جرح نفسه في القاعدة ؟ |
Şiddetli bir fırtına yaklaşıyor. Mactown üsse dönmenizi istiyor. | Open Subtitles | هناك عاصفة كبيرة في اتجاهكم ماكتون يريدكم في القاعدة الان |
Konsey daha fazlasına ulaşmak için üsse gitmeni istiyor. | Open Subtitles | .يريدكِ المجلس أن تكوني في القاعدة لتعثري على المزيد من الدلائل |
Çocuğumuz olmadığı için üsteki kadınlarla fazla takıImıyorum. | Open Subtitles | ليس لدينا أطفالاً, لذا أنا لا أتناسب حقاً مع الزوجات هنا في القاعدة |
Silahların bulunduğunu düşündüğümüz üsteki özel bir bölgeye gidiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتحركون باتجاه منطقةٍ مؤمنة في القاعدة نعتقد بأن الأسلحة محفوظةً بها |
Bu yüzden üstte senin için koruma planı hazırlıyorum. Yani lütfen oraya git. | Open Subtitles | لذلك قد رتبت لك الحماية في القاعدة لذا، رجاءاً إذهب إلى هناك |
üste bir köstebek belirledik. | Open Subtitles | لقد تعرَّفنا على الجاسوس الذي في القاعدة |
Hava Üssü beni 45 dakikadır beklemede tutuyor. Senden ne haber ? | Open Subtitles | وضعوني على الانتظار للتحدّث مع مدير الاتّصالات في القاعدة لـ 45 دقيقة، ماذا عنكِ؟ |
Birkaç gün sonra, karargahta... | Open Subtitles | .. بعد يومان، في القاعدة |