"في القبر" - Traduction Arabe en Turc

• mezara
• mezarda
• mezar
• çukurda
• mezardaki
• mezarında
• mezarın içinde

Bana bir kere daha ters konuşursa, onu mezara bırakırım.
سأترك لها في القبر إذا كانت العودة محادثات مرة أخرى.

Ruhumuz karanlıkta kalmasın diye. Bu, mezara girince bile devam eder.
لذا فلاتوجد روح ضائعة في الظلام، أو منتهية حتى وهي في القبر

Kardeşinin akıbeti bizi yönelttiği bir toplu mezarda son buldu.
شقيقتها إنتهى بها المطاف في القبر الذي أرشدتنا هيا إليه

mezarda o kadar vakit geçirdim ki artık bir ruhu görünce tanıyorum.
لقد قضيت ما يكفي في القبر كي أعرف الروح حين ألتقي بواحدة.

Genç Mae Nak' a ait olduğu söylenen bir mezar vardır.
هناك في القبر كان كان جسم ماي ناك المتحلل.

Herkes benim iki ayağımın çukurda olduğunu sanıyor, bir ayağımın değil.
الجميع يعتقد أن قدمي أصبحتا في القبر لكن هناك واحدة فقط

Bu yüzden haç üstündeki İsa hatırlanır mezardaki İsa değil.
لهذا نرى دائما المسيح معلّقا على الصليب، وليس في القبر

O mezarında daha iyi olurken biz de onsuz daha iyi olurduk.
انه قد يكون أفضل حالا في القبر ونحن أفضل حالا من دونه

Ve taş yaprak gibi fırlayıverdi ve aniden güneş... mezarın içinde doğdu.
والصخرة طارت كورقة شجرة وفجأة، أشرقت... أشرقت الشمس في القبر

Herkes, mezara girmeden önce konuşmaya çalışıyor.
الذي يبذله الجميع في محاولة الكلام قُبيل السقوط في القبر

mezara yakından bakmak herkesi hüzünlendirir ve gerçeklere yaklaştırır. Ama bir cinayet söz konusuysa gözlerinizi açık tutmalısınız.
ذلك الوضع في القبر يضع كل شخص دائما في حالة نفسية قلقة ، لكن في حالة القتل

Taşları değiştirdiler. Cenazeyi kuru mezara taşıdılar.
بدلوا القبرين وضعوا الميت في القبر الجاف

Sırrını mezara kadar götürürüm, fakat gülmek kontrol edilemez bir vücut tepkisidir.
سرك سيدفن معي في القبر ولكني لا أستطيع كتم الضحك

mezarda olmak iyi bir şey, en azından içeriye bir şey girmeyecek.
الشيء الجيد الوحيد في القبر هو الامل بعدم حصول ما هو اسوء.

Denizin sonsuz derinliklerindeki soğuk mezarda.
في القبر البارد تحت البحر العميق . . العميق

bir cenaze düzenledik ve bir mezar taşı.
وكان هناك جنازه لك ودفناك في القبر

Bir ayağım çukurda ve iki elim tabutun üstünde. Pişirildim. Güzel oldu.
أصبع في القبر و يدان على الكفن

Seymour, mezardaki en zengin piyano sanatçısı olmak istemiyorum.
سيمور لا أريد أن أكون أغنى عازف بيانو في القبر

Şimdi, mezarında. Unut onu.
حسنًا، هو في القبر الآن إنسّي أمره.

mezarın içinde yatmak.
التمدد في القبر.