Ve o gün deniz fenerinin dışındaki yolun sonuna kadar yağmurda yürüdüm. | Open Subtitles | اوه لا وفي ذلك اليوم مشيت إلى ان وصلت المناره في المطر |
Bazı insanlar uzun kuyruklarda beklemeyi sevmezler, Belki gece boyunca, hatta yağmurda bile. | TED | بعض الناس لا يحب الإنتظار في الصفوف الطويلة، ربما في وقت متأخر من الليل، وحتى في المطر. |
yağmurda kalması iyi olmaz. | Open Subtitles | ضعه في السقيفة. هو لن يحسن إلي المقام في المطر. |
Bal arıları ağır yağmur altında uçmak için çok küçüktür. | Open Subtitles | نحل العسل صغير للغاية على أن يطير في المطر الغزير |
Aşağıya götürebilirsin istersen. yağmurun altında yemek zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | يمكنكِ أخذ إلى الطابق السفلي ليس عليكِ أن تأكليه في المطر |
Mikey, içeride kal. Brand, astımı tutarsa Yağmura çıkmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ميكي، يبقى في الداخل براند، لدى أخيك الربو، أنا لا أريده أن يخرج في المطر |
Şanslı gecem değilmiş, Taksi bozuldu, yağmurda. | Open Subtitles | ليست ليلة حظي فقد تعطلت السيارة في المطر |
Sadece kazalar değil yağmurda da ıslanacaksın. | Open Subtitles | ليستفقطالحوادث.. لكنك سَتتبلّل في المطر. |
çeyreklik için yalvarmayı, yağmurda uyumayı, bir kase çorba için, yarım saat boyunca.... | Open Subtitles | تتسول وتنام في المطر تستمع لنصف ساعة من النار والكبريت |
Anlayacağın, ihtiyar gece yağmurda yürümek tek başına ciddi bir suç değil. | Open Subtitles | لدينا رجل كبير بالسن، يمشي في المطر وفي الليل حتى أنه غير آبه بنفسه |
Hastayım diye işe gitmedim. yağmurda çalışmam. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم أنني مريض , لا أعمل في المطر |
-Hayır, deli! yağmurda uyumuycaksın. yağmurda sevişeceksin. | Open Subtitles | لا ياسخيف أنت لا تنام في المطر أنت تمارس الحب في المطر |
yağmurda çıplak dans etmeyle ilgili kısım hariç. | Open Subtitles | عدى الجزء الذي يتعلق بالرقص العاري في المطر هذا أنت |
Boş yere o kadar yağmur altında kalmış olmayasın? | Open Subtitles | هل سمعت الشئ الخاطئ ثانية ؟ مثل ذلك اليوم عندما ركضت في المطر بدون مقابل |
Onları iş denilen şeye götürmesi için yağmur altında otobüs beklerler. | Open Subtitles | هم يضطرون الى الانتظار في المطر كي يركبوا حافلات تأخذهم الى شيئ يدعى العمل |
Umarım ben Christchurch'dayken yağmur yağar ve sadece yağmur altında dolaşabilirim işte bunu seviyorum. | Open Subtitles | آمل تمطر يوم واحد على الأقل بينما أنا في كرايستشيرش، فقط حتى أستطيع التجول في المطر. |
Bir hafta önce Ona yardım etmem için aramıştı ve gittiğimde sen orada, yağmurun altında nişanlımın elini tutuyordun. | Open Subtitles | قبل اسبوع لقد اتصلت بي لأُساعدها ووجدتك هناك في المطر تُمسك يد خطيبتي |
Beni içeri almazsan eğer, tüm gece boyunca yağmurun altında şuracıkta dikilirim. | Open Subtitles | سأقف هنا طوال الليل في المطر إذالمتدخليني،لذلك ،هيا ... |
Nasıl bakakalırsınız Yağmura | Open Subtitles | كيف تستطيعون البقاء هكذا و التحديق في المطر |
Yağmurlu bir havada taksi bulma şansının jackpot'u kazanma şansından daha az olduğunu düşünerek, seni bağışlıyorum. | Open Subtitles | حسناً، بالنظر إلى أنّ إيجاد سيّارة أجرة في المطر أشبه بالفوز بيانصيب الجائزة الكبرى، إنّي أسامحكِ. كلاّ! |
Kızıl yağmurdaki asit oranı yüzey toprağını kızartmış olmalı. | Open Subtitles | لابد أن الحموضة في المطر الأحمر قد رفعت درجة حرارة سطح التربة |
İhtiyar arabam bazen kolayca çalışmıyor özellikle yağmurlu havalarda. | Open Subtitles | يبدو أنّ هذهِ السيّارة .. لاتحبأنتعمل دائماً. خاصةً في المطر |