Seninle beraber olduğum için beni zar zor affetti zaten. | Open Subtitles | وهي بالكاد سامحتني لكوني أقمت علاقة معك في المقام الأول |
Bir süper güç, önce ve öncelikle kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmelidir. | Open Subtitles | إن القوى العظمى يجب أن تعمل في المقام الأول على منافعها الخاصة |
asıl önemli olan, neden onunla en baştan tanışmamı istemediğin. | Open Subtitles | المهم هو لماذا لم تردني أن أقابلها في المقام الأوّل؟ |
Önce, nedenini anlamalıyız: Yozlaşma, ilk başta neden ortaya çıkıyor? | TED | أولاً، يجب فهم السبب: لماذا يحدث الفساد في المقام الأول؟ |
en başından.. senin o berbat klübüne... adımımı bile atmamam gerekiyordu. | Open Subtitles | في المقام الأول, لم ينبغي علي وضع قدمي في ناديك القذر |
İIk seferde seni işe almadığı için o karıyı pişman et. | Open Subtitles | اجعلي تلك السيدة بأن تشعر بالاسف الشديد لانها لم تعيينك في المقام الأول. |
İyi mizah ve taşlamadan kastım ise, her şeyden önce, doğruluk ve dürüstlük ile yapılmış bir yapıt olmasıdır. | TED | بالعودة لما أعنيه بأفضل كوميديا وسخرية، أقصد أن أي عمل يصدر في المقام الأول وفي الغالب عن الصدق والنزاهة. |
Tabii ya. Sen zaten hiç yanlış bir şey yapmadın ki, değil mi? | Open Subtitles | صحيح، فلم تقومي بفعل أي شيء خاطئ في المقام الأول، أليس كذلك ؟ |
Onu içeri sokan da güvenliğin "eli" değil miydi zaten? | Open Subtitles | أليس سلاح الأمن هو ما أدخله في المقام الأوّل ؟ |
Kız arkadaşının olması zaten kafanın karışık olduğuna dair bir ipucuydu. | Open Subtitles | والشك. جود صديقة في المقام الاول كان تلميحا جيدة كنت مترددا. |
Ben de sunucu odasını bulayım, bakalım elektrik dalgalanması öncelikle orada neler yapmış. | Open Subtitles | وأنا سأذهب لإيجاد غرفة الخادم لأرى ما تسبّب بالتدفق الكهربائي في المقام الأوّل. |
öncelikle, elektrik alanları dokudan akan bir elektrik akımı değildir. | TED | في المقام الأول، الحقول الكهربائية ليست تيارا كهربائيا يمرّ عبر النسيج. |
ki baştan çok sevdiğiniz birisi ile evlenmek için oldukça çekici bir iddia. | TED | وهو حجة قاهرة فعلاً للزواج من شخص تحبه جداً في المقام الأول |
Ama bu bilginin yayılmasını baskılarsak belki de daha baştan yaratılmasına sebep olan ekonomik teşvikleri de azaltırız. | TED | ولكن إذا كان باستطاعتنا تقليل انتشار هذه المعلومات، فربما يقلل ذلك من الحافز الاقتصادي لإنتاجها في المقام الأول. |
Masum olduğunu biliyorsa neden en başta aleyhine tanıklık etti? | Open Subtitles | إذا علمت أنك برئ فَلِمَ شهدت ضدك في المقام الأول؟ |
Bizi en başta bu noktaya getiren şeyin bir cinayet olduğunu hatırlatırım. | Open Subtitles | دعيني أذكّركِ أنّها كانت جريمة قتل التي جمعت بيننا في المقام الأوّل؟ |
Ya da Kyle'a kadınları küçük görmeyi öğreten en başından beri sendin. | Open Subtitles | أو ربما أنت من يعلمه الحط من قدر المرأة في المقام الأول |
Orada olmanızın asıl sebebi buydu yani beni korumaya çalışıyordunuz. | Open Subtitles | السبب الوحيد لذهابكم إلى هناك في المقام الأول كان لحمايتي |
Tam da sana ilk seferde yapmanı söylediğim şeyi yapacaksın. | Open Subtitles | ستفعل بالضبط ما اخبرتك ان تفعله في المقام الاول |
her şeyden önce, yedi tane güvenilir samuray bulmak o kadar kolay değil. | Open Subtitles | في المقام الأول ليس من السهل أيجاد سبعة من الساموراي الممكن الأعتماد عليهم |
Sanırım, ilk etapta evinin nasıl saldırıya uğradığıyla ilgili düşünmen gerekiyor. | Open Subtitles | أظنّكّ عليك أن تفكّر كيف تمّت مهاجمة مأمنكَ في المقام الأوَّل. |
en başında bu oyunu yazabilmeni kim sağladı onu da düşün istersen. | Open Subtitles | ربما عليك ان تُفكر بمن جعلك تكتب هذه المسرحية في المقام الأول |