Dinle seninle tanıştığım günden beri hep insanların içindeki iyi tarafı gördün. | Open Subtitles | انظر, منذ اليوم الذي قابلتك فيه كنت دوما ترى الجيد في الناس |
TV genelde insanların içindeki en kötü şeyleri çıkarır. | Open Subtitles | يبدو التلفزيون مساعدة على الإظهار الأسوأ في الناس |
TV genelde insanların içindeki en kötü şeyleri çıkarır. | Open Subtitles | يبدو التلفزيون مساعدة على الإظهار الأسوأ في الناس |
Çıkış kuyruğundaki ya da kırmızı ışıkta bekleyen insanlara bir bakın. | TED | فقط فكروا في الناس عند طابور الدفع أو عند الضوء الأحمر. |
Pekala, bu insanların içinde hala iyilik olduğunu gösterir. | Open Subtitles | هذا يظهر لك انه ما زالت هناك طيبة في الناس |
İnsanların hep iyi yanını görüyorsun ve bu gerçek yanlarını görmeni engelliyor. | Open Subtitles | أنت ترين الجانب الأفضل ،فقط في الناس وهذا يعميك عما يكونون حقًا |
- Yarışmalar peri masalı değildir. İnsanın içindeki en iyi ve en kötüyü ortaya çıkaran, çok çaba gerektiren, zorlayıcı yarışmalardır | Open Subtitles | إنّهم يطالبون بمسابقات ذات ضغط عالي التي تبرز أفضل وأسوأ ما في الناس |
Ama ben şehirler hakkında düşünürken insanları düşünürüm. | TED | ولكن عندما أفكر في المدن فأنا أُفكر في الناس. |
İnsanların içindeki renkleri görebildiğimi keşfetmem, ...büyük bir kaygı içerisinde olduğum için uzun zaman aldı. | Open Subtitles | تمكني من معاينة تلك الألوان في الناس كلفني وقتا طويلا لأنني كنت في تلك الحالة من التوتر |
Kardeşim Patrick insanların içindeki iyiliği görürdü ve onun diğerlerine ilham vereceğine inanırdı. | Open Subtitles | شقيقي باتريك رأى الخير في الناس ويعتقد أنها تكون أِلهاماً روحياً للآخرين |
Sen sadece insanların içindeki en iyi şeyleri görmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تحاولين أن ترين الجوانب الجيدة في الناس |
Korkarım, üzücü bir şekilde insanların içindeki iyiliği hafife alıyorsun. | Open Subtitles | أخشى , بكل حزن أنك تقلل من الخير المتواجد في الناس |
En çok da insanların içindeki iyiliği aramamanı istiyorum. | Open Subtitles | و لكن أكثر من أي شيء أريدك أن تتوقف عن رؤيه الجانب الجيد في الناس , حسناً ؟ |
Hayır. Hala insanların içindeki iyiliği görmek istediğini gösterir. | Open Subtitles | كلا، هذا يعني بأنك لا زلت ترين الخير في الناس |
Sen sadece insanların içindeki iyiliği görmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تحاولين أن ترين الجوانب الجيدة في الناس |
Mesela, yaşayanlardan kan alabilir, kanı işleyip, bu plazmaları insanlara korunmaları için geri verebilirdik. | TED | وكمثال على ذلك، كان بإمكاننا أخذ الدم من الناجين، معالجته، ووضع هذه البلازما مرة أخرى في الناس لحمايتهم. |
Yardım etmek için varlığını gösteren insanlara daha çok inanıyorum. | TED | أنا أؤمن أكثر في الناس الذين يمدون يد العون. |
Anlamayı reddediyorsun çünkü sevdiğin insanların içinde hep iyiliği, güzelliği arıyorsun. | Open Subtitles | أنت ترفض أن ترى, لأنك دائما ما تبحث الخير في الناس الذين تحبهم. |
İnsanların hep en kötü huyunu düşüne alışkanlığımız doğru olduğunu göstermez. | Open Subtitles | لأننا حصلنا علي عادة التفكير في الأسوء في الناس هذا لا يعني أن هذا حقيقي |
Yarışmalar insanın içindeki en iyiyi ortaya çıkartır. | Open Subtitles | تُظهرُ المُنافسَة أفضلَ ما في الناس |
Buradaki gibi kentsel alanlara da baktım, yaşamlarında ağaçlardan uzak kalmış insanları düşündüm. | TED | نظرت انا أيضاً الى مثل هذه الأماكن الحضرية وفكرت في الناس الذين ينفصلون عن هذه الأشجار في حياتهم |
Ölümün, gerçek insanların üzerinde yarattığı etkiyi unutmuşum. | Open Subtitles | "نسيتُ تأثير جريمة القتل في الناس الحقيقيّين" |