O gün size geldiğimde, bunu aklımdan çıkarmaya çalışıyordum ki; | Open Subtitles | في اليوم الذي زرتكِ حاولت ان ابقي ذلك خارج تفكيري |
Çok tuhaf. Daha O gün onu sana gönderdim. | Open Subtitles | هذا غريب، لقد أعطيتها له في اليوم الذي أرسلته لك |
Şişedeki balığı yuttuğum böyle bir günde galibiyet çok iyi gelir. | Open Subtitles | حقا أستطيع الاستفادة من فوز في اليوم الذي شربت فيه سمكة. |
Kovulduğu günkü zamanlamalarda... uyuşmazlıklar vardı. | Open Subtitles | كان هنالك تناقضات في اوقات الدخول في اليوم الذي تم طره فيه |
Seninle beş yıl önce ilk tanıştığım günden itibaren bunu biliyordum... - Neyi? | Open Subtitles | في اليوم الذي قابلتك فيه ، منذ خمس سنوات لقد عرفت دائما |
Olay şu: konuşmamı yapmak için gelmeden Bir gün önce Dünya Ekonomik Forumu revize etti. | TED | وإليكم الشيء: في اليوم الذي سبق حضوري لاقدم حديثي، قام المنتدى الإقتصادي العالمي بتعديله. |
Amerika'nın savaş şehitlerini andığı gün olan bugün... | Open Subtitles | في اليوم الذي تتذكر فيه أمريكا شهداء حربها |
Ve sonra geçen gün iyi haberi aldığımda yine aynı şeyi söyledim. | Open Subtitles | و بعدها في اليوم الذي إستلمت فيه الأخبار المبشرة قلت نفس الشيء |
Son yaprak düştüğü gün ben de son nefesimi vereceğim. | Open Subtitles | .. في اليوم الذي تسقط به آخر ورقة . ستكون أخر أنفاسي به |
Bunu ancak başka birine teklif ettiğin gün söylerim. | Open Subtitles | هل ستجعلني أقول ذلك في اليوم الذي تطلبه من شخص آخر ؟ |
O gün siz San Diego'ya giderken, sizinle birlikte gelemeyeceğini söylemişti. | Open Subtitles | " في اليوم الذي بقي وأنت ذاهب إلى " سان دييجو |
İşte O gün derhal size ulaşıp yasalar gereği bir yıl boyunca satamayacağınız ve bu süre boyunca size emanet olacak değerli eşyalarımı sizden almaya geleceğim. | Open Subtitles | و في اليوم الذي نفعل سأسارع في اخبارك بذلك ليتم ازالة ممتلكاتي الثمينة من مسكني |
O gün, ben orada, merkez ofisinde olacağım. | Open Subtitles | في اليوم الذي اتفقا عليه سأكون هناك داخل المقر الرئيسي |
Demek O gün o kadar garip davranmasının sebebi buymuş. | Open Subtitles | ذلك منطقي، لهذا كان يتصرف بغرابة في اليوم الذي قابلناه فيه. |
O gün çayı zehirlediğinde, Manjulika´yi .herkesin karsısına çıkarken gördüm. | Open Subtitles | في اليوم الذي مزجت فيه السم بالشاي رأيت مانجاليكا تخرج أمام الجميع |
Müşterilerim var. Sen sadece yanlış günde geldin. | Open Subtitles | انا عندي زبائن كثيرون ولكنك تأتي في اليوم الذي لا يأتي فيه احدهم |
Bilin diye söylüyorum, yapmamı babam istedi suçsuz ifade vereceği günde, harika bir protesto olarak. | Open Subtitles | لمعلوماتك, طلب من أبي فعل هذا في اليوم الذي سيعترف أنه ليس مذنباً كإعتراض مثير |
Ertesi günkü feribotla dönmüş olabilir. | Open Subtitles | لذا من الممكن انها رجعت للمدينة في اليوم الذي بعد |
bana sevdiğin birini kaybettiğin günden bahset. | Open Subtitles | أخبرني بهذا في اليوم الذي تخسر به شخصاً تحبه |
Çünkü Bir gün birisi kafana bir kurşun sıkacak, ve Joss uzakta olmayacak! | Open Subtitles | لانه في اليوم الذي سيضع فيه احدهم طلقة في راسك جوس لن يكون بعيدا |
Garland'in ölümünden önceki gün olan. | Open Subtitles | - في اليوم الذي سبق وفاة (غارلاند) |
Üzgünüm, geçen gün yanına gelemedim. | Open Subtitles | أنا آسفة لأني لم أكن هنا معك في اليوم الذي سبق |
Zavier kendi başının derdine düştüğü gün benim kardeşim olmaktan çıktı. | Open Subtitles | " زافير " توقف عن كونه أخي في اليوم الذي تخلى وأنقذ رقبته |
Bizim evi terk ettiğin gün bana eğer annen olsaydım, hayatının farklı olacağını söylemiştin. | Open Subtitles | .. في اليوم الذي رحلت فيه من منزلي .. أخبرتني أن حياتك كانت لتختلف لو أنني كنت والدتك |
Avni ile birlikte ilk kez üçüncü kata çıktığım gündü. | Open Subtitles | في اليوم الذي ذهبت للطابق الثالث مع أفاني للمرة الأولي |
Lynette Scavo'yla, Wisteria Lane'e taşındığı ilk gün tanıştık. | Open Subtitles | جميعنا قابلنا (لينيت سكافو) في اليوم الذي أنتقلت فيه لشارع ويستيريا |