"في برينستون" - Traduction Arabe en Turc

    • Princeton'da
        
    • Princeton'a
        
    Birinci sınıf konuşmamdan bir gece once, ki bu konuşma Princeton'da 20 kişinin önünde TED وفي الليلة التي تسبق حديثي للسنة الأولى وحديث السنة الأولى في برينستون هو لمدة 20 دقيقة
    RCA hayır deyince, Freeman'ın çalıştığı Princeton'da yapmaya karar verdiler, TED حين قالت آر سي إيه لا، حينها قرروا بنائه في برينستون حيث يعمل فريمن في المعهد
    Princeton'da seni tanıyor muydum, Tom? Open Subtitles هل سبق و أن تعرفت عليك في برينستون يا توم ؟
    Princeton'da seni tanıyor muydum, Tom? Open Subtitles هل سبق و أن تعرفت عليك في برينستون يا توم ؟
    Princeton'a geri döndüğümüzde, o ve ben, oldukça iyi arkadaş olmuştuk. Open Subtitles "وشاهدنا المباراة السادسة في ملعب "شيا "وفي الوقت الذي عدنا فيه للبيت في "برينستون
    İki gün sonra Princeton'a döndüm. Open Subtitles وبعد يومين، وكنت مرة أخرى في برينستون.
    Princeton'da Güney Avrupa'nın Dinî Müziği dersinde mi öğrendin bunu? Open Subtitles هل تعلمت ذلك في كنيستك الموسيقية في غرب أوروبا في برينستون ؟
    Bütün bu güçler Princeton'da bir araya geldi. TED كل هذه القوى تجمعت هناك، في برينستون
    Princeton'da olmak isteyen beni anlıyorsun. Open Subtitles ولكن أريد أن أكون معك في برينستون
    - Hayır. Benimkini Princeton'da şu aşağılık herife vermiştim. Open Subtitles أعطيت مالي لذلك المتسكع في برينستون
    - Hayır. Benimkini Princeton'da şu aşağılık herife vermiştim. Open Subtitles أعطيت مالي لذلك المتسكع في برينستون
    Princeton'da profesör ve Queen Endrüstrileri'yle çalışmak için yakın zamanda izine ayrılmış. Open Subtitles أنها أستاذة في (برينستون) لقد كانت تأخذ إجازات مؤخراً لتعمل بصناعات (كوين)
    Halen Princeton'da yaşadığımız zamanlardı ve babam beni hiç de gitmek istemediğim bir organizasyona zorla götürmüştü. Open Subtitles حدث ذلك عندما كنا لا "نزال نعيش في "برينستون واصطحبني جدك إلى مناسبة ما ولم أكن أريد أن أذهب
    Dekan Monroe'dan yeminli bir beyanat almış. Princeton'da kumar oynatmaya çalışıyormuşsun. Open Subtitles العميل وهو لديه إفادة من العميد تقول "أنكَ كُنت تنسر المُقامرة في "برينستون
    Princeton'da tecavüze uğramış ama polisin bir şey yapması için yeterince delilleri olmayan öğrenciler için site açmış bir öğrenci var. Open Subtitles هناك طالبة في "برينستون" أسست موقعًا للطلاب الذين تعرضوا للاغتصاب، لكن لا يملكون الأدلة الكافية لجعل الشرطة تتحرك.
    İkisi de Princeton'da okuyorlardı ve zamanla babalarının yemeklerine azar azar arsenik katmışlar. Open Subtitles " كلاهما كانا يدرسان في " برينستون وكانا يُضيفان " الزرنيخ " إلى وجبات والدهم منذ فترة
    İleri Derece Çalışma Enstitüsü Princeton'da 1930'da kuruldu. Open Subtitles اُسس معهد الدراسات المتقدمة في (برينستون) سنة 1930.
    Princeton'da ki dostu olan matematikçiler ile giderek daha az zaman geçirmeye başladı. Open Subtitles وصار يقضي وقتاً أقل فأقل مع زملاءه الرياضيين في (برينستون).
    Princeton'a kayıt oldum. Open Subtitles كنت طالبة في برينستون.
    - Princeton'a girdim! Open Subtitles ‏ ‏ - قبلت في "برينستون"‏

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus