Amerika'lı erkeklerin Burada Tayland'da yapmak isteyeceği pek çok şey vardır. | Open Subtitles | هناك الكثير من الاشياء الجال الامريكيين يحبون فعلها هنا في تايلاند |
Polis onun Tayland'da olduğuna inanmak istedi ve hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | تريد التصديق بأنه كان في تايلاند لم يكن يأبه بأي شيء |
ama Tayland'da işsiz bir oğlunuz olması bir başarı olarak görülür. | TED | ولكن عندما يكون لديك ابناً عاطلاً في تايلاند فذلك ينظر اليه على انه انجاز نوعاً ما |
Bu, altındaki yağmursuyu tankları ve müze ile Tayland'daki en büyük eko-çatı. | TED | وهو أكبر سطح أخضر في تايلاند. مع خزانات مياه والمتحف أسفله. |
Hala Çin'deymiş ama sanırım tatile Tayland'a gidecek. | Open Subtitles | هو ما يزال في الصين لكن أعتقد أنه سيذهب لقضاء العطلة في تايلاند |
Eylül ayında, Tayland'da yapılan klinik bir deneyden şaşırtıcı ve heyecan verici bilgiler sağladık. | TED | في سبتمبر. حصلنا على نتائج مفاجئة ولكنها مثيرة من أحد التجارب العملية التي تتم في تايلاند. |
Bir sonraki görüşmemiz operasyon şefiyle Tayland'da olacak. | Open Subtitles | المرة القادمة التي سنلتقي فيها ستكون في تايلاند مع القوات الخاصة |
Bir sonraki görüsmemiz operasyon sefiyle Tayland'da olacak. | Open Subtitles | المرة القادمة التي سنلتقي فيها ستكون في تايلاند مع القوات الخاصة |
Şey, birini tanıdığını sanırsın, sonra bir gün Tayland'da tek böbrekle uyanırsın. | Open Subtitles | وبعد كده تصحي في تايلاند وتلاقي كليتك راحت. |
Tayland'da ormanın ortasındaydım, ve koca fili sürüyordum. | Open Subtitles | على أي حال لذلك كنت ، مثل ، في وسط الغابة ، مثل ، في تايلاند ، وكنت ، مثل ، ركوب الفيل. |
Evet, Sarah, Tayland'da çocuklara yardım amaçlı tur örgütlüyor. | Open Subtitles | أجل، سارة أعدت رحلة لانقاذ الضحايا الموجودين في تايلاند. |
Çünkü alışveriş yaptığım yerde aldığın her kıyafet için Tayland'da bir çocuğa 1 kuruş veriliyor. | Open Subtitles | لأن مكان الذي أتسوّق فيه لكلّ قطعة لباس تشتريها تعطي فلسا واحد لطفل في تايلاند |
Bekleyin, Tayland'da Shiro adına, mülk satın almak için kullanılan bir vakıf fonu buldum. | Open Subtitles | إنتظر،لديّ صندوق إئتمانيّ لإسم شيرو أُستخدم لشراء ممتلكات في تايلاند |
Küçük kızı Cecilie dışında tüm aile şu anda Tayland'da yaşıyor. | Open Subtitles | العائلة الان تعيش في تايلاند عدا اصغر طفله سيسيل |
Hala Tayland'da olacağız, ama burada kalmamız gerekmiyor. | Open Subtitles | سوف لا نزال باقين في تايلاند طوال الوقت و لكن لا ينبغي لنا البقاء هنا .. |
Plan onu Tayland'da güvenli bir yere göndermekti. | Open Subtitles | وكانت الخطة هي نقلها الى ملاذ في تايلاند. |
Savaştan 55 yıl sonra Yüzbaşı Ernest Gordon, eski İmparatorluk çevirmeni Takashi Nagase ile Tayland'daki ölüm tren yolu mezarlığında buluştu. | Open Subtitles | بعد 55 عام من انتهاء الحرب النقيب ارنست جوردون و المترجم الامبراطوري تاكاشي ناجاس ,تقابلا في مقبرة اسري الحرب في تايلاند |
Bu Tayland'daki ilk üniversitenin, yüzüncü yılını kutlamak için bir alanı şehrimize park olarak verdiği, büyük, cesur girişimiydi. | TED | تلك كانت مهمة جريئة وكبيرة للجامعة الأولى في تايلاند. للاحتفال بمرور مئة عام على تأسيسها بتخصيص هذه القطعة من الأرض لتكون حديقة عامة لمدينتنا. |
Mikrofon ticari bir ürünmüş. Tayland'daki üreticisini aradım. | Open Subtitles | كان جهاز التنصّت هذا تجاريّاً إتصلتُ بالشركة المصنعة في "تايلاند" |
Gençler çalışmak için Tayland'a gitti. | Open Subtitles | بعض الشباب ذهبوا للعمل في تايلاند |
Adamson adında bir yatırımcı bu traktörlerin Thailand'a getirilmesini sağladı. | Open Subtitles | رجل اسمه ادامسون مع شركة ميريس للاستثمار استوردت هذه المحاريث للاستعمال في تايلاند |