"في حافلة" - Traduction Arabe en Turc

    • otobüste
        
    • bir otobüs
        
    • bir otobüse
        
    • otobüsündeki
        
    • otobüsünde bir
        
    • bir otobüsün içinde
        
    Noel arifesinde, hiçbir yerin ortasında bir otobüste ne yapıyordun? Open Subtitles ما الذي تفعلينه في حافلة في وقت الاحتفال بالعام الجديد؟
    Filmlerimi bir otobüste And Dağları'nı geçerken nasıl montajlayabilirdim? TED كيف أحرر أفلامي في حافلة عابرةً جبال الأنديز؟
    Bir kadın yolcu ve bir otobüs sürücüsü ölü, ikisi de bombacı tarafından uçuruldu. Open Subtitles والقتلي حتي الان سيده وسائق في حافلة اخري قد انفجرت علي يد نفس المفجر
    Çocuğun cebine bir kaç dolar koyar, bir otobüse bindiririm. Open Subtitles سنضع في جيب الفتى 50دولارا ونضعه في حافلة
    Çok güzel, ama ben sizi oğlunuzun okul otobüsündeki yaramazlıklarıyla ilgili çağırmıştım. Open Subtitles هذا رائع، لكنني طلبتكما هنا لمناقشة تصرفات إبنكما الطائشة في حافلة المدرسة
    - Sahi mi? Okul otobüsünde bir çocuğa saldırmadı mı? Open Subtitles ‫هل هاجمت طفلا في حافلة المدرسة
    Paket bir otobüsün içinde İlizi'ye gidiyor. Open Subtitles الطرد في حافلة تتجه الى اليزي
    Paul ise Florida'da bir bataklıktaki bir otobüste büyüdü. TED وبول تربّى في حافلة في مستنقع في فلوريدا
    konuşmaya devam ediyoruz. 2012 yılında, Delhi’de hareket hâlindeki bir otobüste toplu tecavüzden sonra tacizin gerçek sebeplerini öğrenmek istedim. TED بعد عام 2012، وبعد حادثة الاغتصاب الجماعي في حافلة متنقلة في دلهي، أنا فعلا أردت فهم جذور المعاملة السيئة
    Bu gemide hep beraberiz, sadece heyecanlanıp kendini bir otobüste havaya uçuran tek bir adamdan bahsetmiyoruz. TED بحيث يشملنا جميعاً وليس من منظور شخص يشعر بالنشوة ومن ثم يفجر نفسه في حافلة ركاب
    14 yaşımda iken, bir keresinde ceketimi otobüste unutmuştum. Open Subtitles ذات مرة تركت سترتي في حافلة عندما كنت في الـ14
    Ayakkabı 42 numaralı otobüste bulunmuş. Open Subtitles لقد تم اكتشاف فردة الحذاء في حافلة تحمل الرقم 42
    otobüste tanıştık. Hatırlıyorsun. Open Subtitles لقد تقابلنا لأول مرة في حافلة ..أنت تتذكر
    Buraya gelmek için bir otobüs dolusu basın mensubuna ortadan kaybolma numarası çektim. Open Subtitles حاولت للتو الإختباء عن الصحافة في حافلة للوصول إلى هنا
    Samir, ülkeyi dolaşan bir otobüs düşün. İçinde de sıradan Amerikalılar var. Open Subtitles تصورو اننا نسافر في حافلة مع الامريكان عبر البلدان
    Kalabalık bir otobüse doldurulmuş yüzlerce kişiden birisin. Open Subtitles كنت واحدا من مئات، معبأة في حافلة مزدحمة
    Sonra da bir otobüse doldurup Mariyinski Parkı'na götürdüler. Open Subtitles بعد ذلك وضعونا في حافلة و أخذونا الى ساحة مارينسكي
    Transfer otobüsündeki 3 güvenlikçi gözaltına alındılar. Open Subtitles حسنا، الحراس الثلاثة في حافلة النقل قيد الاحتجاز
    Parti otobüsündeki bekarlığa veda partisine hoş geldin! Open Subtitles أهلاً بك في حفل وداع عزوبيتك ! في حافلة الحفلات
    Bir Tazı otobüsünde bir yıl yaşamış. Open Subtitles وعاشت في حافلة من طراز "جريهاوند" لسنه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus