İster inan ister inanma ama FBI Acil durumlarda bunu kullanmamı öğütledi. | Open Subtitles | اخبروني ان استعمله في حالات الطوارئ فقط والوقت الحالي بدو وقتاً مناسباً |
Dr. Elena Bodnar Acil durumlarda kolayca iki yüz maskesine ayrılan bir şutyen icat etti. | TED | الدكتورة ايلينا بودنار اخترعت صدرية يمكنها، في حالات الطوارئ أن تنفصل بسرعة إلى زوج من أقنعة الوجه الواقية. |
Acil durumlarda düğmeye basarsan polis birkaç dakika içinde gelecektir. | Open Subtitles | ،إذا ضغطتي على الزر في حالات الطوارئ الشرطة سوف تأتي فوراً |
Uzun süreli perspektif gerektiren şeylerden söz ediyorsunuz, bir kalkınma perspektifi, sadece acil durum insani yardım perspektifi değil. | TED | تتحدث عن أشياء تتطلب رسم منظوري طويل الأمد، رسم منظوري تنموي وليس فقط رسم منظوري للمساعدات الإنسانية في حالات الطوارئ. |
Bebek bakıcısı. Sadece acil durumda arar. | Open Subtitles | هي تتصل في حالات الطوارئ , علي الذهاب , وداعاً |
Ama acil bir durumda yine burada ameliyat ederlerdi, bir şey değişmedi. | Open Subtitles | لكن كانوا سيجرون عملية هنا في حالات الطوارئ لذا لم يتغير شيء |
Askeriyenin acil durumlar için kullandigi özel boru hatti. | Open Subtitles | إنه خط خاص بإمدادت الجيش ويستخدمونه في حالات الطوارئ |
Acil durumlarda, kilise buna özel bir izin veriyor. | Open Subtitles | في حالات الطوارئ تبيح الكنيسة المحضورات. |
İngiliz hükümetinin, Acil durumlarda neler yapılması gerektiğini listeleyen bir savaş kitabı vardı. | Open Subtitles | كان لدي الحكومة البريطانية كتيب للحرب به قائمة بما يتوجب عمله في حالات الطوارئ |
Bilekliği çıkarılıp Acil durumlarda kullanılabiliyor. | Open Subtitles | السوار يمكن فكه و إستخدامه في حالات الطوارئ |
İnsanlar Acil durumlarda uzun insanlara bakar. | Open Subtitles | الناس ينظرون إلى طويلي القامه في حالات الطوارئ |
Böylece Acil durumlarda bağlantıda kalabiliyoruz. | Open Subtitles | حتى يكون بإمكاننا التواصل لبعضنا في حالات الطوارئ. |
Acil durumlarda iletişime geçmek için belirlenmiş kişi. | Open Subtitles | إنه الشخص المفوض بالاتصال في حالات الطوارئ |
Ve o zaman planımızdaki arabaların her işi yapmasının ve sadece Acil durumlarda kontrolü sürücüye devretmesinin kötü bir plan olduğunu keşfettik. | TED | وكان ما اكتشفناه هو أنّ خطتنا في جعل السيارات تقوم بعملية القيادة كلها تقريباً وإتاحة القيادة للمستخدم في حالات الطوارئ فقط كانت في الحقيقة خطة سيئة. |
Acil durumlarda bağlantı kurulacak kişi kim olacak? | Open Subtitles | [مسح جوي الحلق] كل الحق. اه، الذين لا تريد كما الاتصال في حالات الطوارئ الخاصة بك؟ |
-Sadece çok Acil durumlarda. | Open Subtitles | أهو يناسب "فوج"؟ - فقط في حالات الطوارئ - |
Bu yüzden acil durum görevlilerinin devamında en güvenli rotayı belirlemeleri için dinleyin. | TED | عليك الاستماع للمستجبيين في حالات الطوارئ لتحديد المسار الأكثر أمانًا. |
acil durum yetkilileriyle bağlantı kurmakta zorlanıyoruz. | Open Subtitles | لدينا صعوبة فى الإتصال بالمسئولين في حالات الطوارئ |
acil bir durumda hastanenin farklı bölümlerini izole etmek için. Evet, çünkü son acil durumda | Open Subtitles | لعزل المناطق المختلفة من المستشفى في حالات الطوارئ |
acil durumda koğuştaki mahkumların Nasıl çıkabildiğini sormayı unuttum? | Open Subtitles | لقد نسيتُ أن أسألك, كيف يغادر النزلاء الثكنات في حالات الطوارئ. ؟ |
acil bir durumda bize yardım ediyorlar. | TED | من الواضح أنهم يساعدوننا في حالات الطوارئ. |
Böyle acil durumlar için dizel jeneratörümüz var | Open Subtitles | تقصد باليد ؟ عندنا " مولد ديزل . في حالات الطوارئ |