"في حقيقة" - Traduction Arabe en Turc

    • Aslına
        
    • aslında
        
    • Hatta
        
    • aslı
        
    • Gerçek şu
        
    • şu ki
        
    • gerçekte
        
    • Esasında
        
    Aslına bakarsan seninle ne zamandır oyunculuğunla ilgili sohbet etmek istiyordum. Open Subtitles في حقيقة الأمر .. كنت أود أن أتحدث معك منذ مدة طويلة حول أدائك التمثيلي
    Aslına bakarasan, ben de artık bir aile kurmayı düşünüyorum. Open Subtitles في حقيقة الأمر , فأنا كذلك أفكر بالاستقرار
    Unutmayınız ki, burda bireyler birbiriyle eşgüdümlü olarak hareket ediyor gibi görünse de aslında herbiri Darwin teorisine uygun bencilce hareket ediyor. TED تذكروا دائما، رغم أنه يبدوا كما لو أن كل فرد يتعاون مع الآخر، ما يحدث في حقيقة الأمر هو سلوك دارويني أناني.
    Resmi olarak 14 saattir kayıp... ama aslında en az 2 günden beri. Open Subtitles متغيبة رسمياً منذ 14 ساعة، ولكن في حقيقة الأمر أكثر من 48 ساعة..
    Hatta sana üzerinde çalıştığım şeyi göstereyim de neden öldüğünü öğren. Sen de gel çocuk. Open Subtitles في حقيقة الأمر لم لا أريك ما الذي أعمل عليه حتى تعرف سبب موتك؟
    İşin aslı, sizin buraya getirilmenizden ben sorumlu değilim. Open Subtitles لكن في حقيقة الأمر , فأنا لست المسؤول عن جلبكِ الى هنا
    Gerçek şu ki eğer beyaz perdede yaşıyor olsaydık nüfusumuz bir krizle karşı karşıya gelirdi. TED في حقيقة الأمر، إذا عشنا في عالم الشاشة، ستكون لدينا أزمة سكانية بين يدينا.
    Aslına bakarsan, şu anda yanından geçiyoruz. Open Subtitles بالطبع، في حقيقة الأمر نحن نمر بالقرب منه الآن
    Aslına bakarsan Lex'in seni kovdurmaya çalışmasını övgü olarak kabul etmelisin. Open Subtitles في الواقع ، يجب ان تفكر في حقيقة أن ليكس حاول الحصول على تقدير
    Aslına bakarsan, meşgulüm ve posta odasında çok işim var. Open Subtitles في حقيقة الآمر, أنا مشغول بماذا يحدث في غرفة البريد فقط
    Aslına bakarsan senin için de bir yer açabilirim. Open Subtitles في حقيقة الامر استطيع ان افتح مجالا لك ايضا
    Aslına bakarsan Dexter, bence Agnes burada saklanıyor. Open Subtitles في حقيقة الأمر ديسكتر أظن أن آغنيس مختبئة هنا تماما
    Fakat onlar donmuş değil, aslında kaynaşıyorlar. TED لكنهما ليستا جامدتين، إنهما في حقيقة الأمر في طريق الإندماج.
    Yanlış olan, aslında düşünürseniz sadece doğru harcamıyorsunuz. TED فأنتم في حقيقة الأمر لا تصرفونه على الوجه الأصح
    aslında bütün bu teknolojinin asıl gücü, bizim bu çipleri akışkanlar yoluyla birbirine bağlayabilmemizden geliyor. TED لكن القوة الحقيقة لهذه التكنولوجيا تكمن في حقيقة كوننا نستطيع وصلها ببعضها البعض عبر السوائل.
    aslında, haklı olabilirler mi diye merak etmedim değil.. TED في حقيقة الأمر، تساءلت إن كانوا محقين في ذلك.
    Hatta bu sayede top oynamaya devam edebildi. Open Subtitles مما ساعده على مواصلة لعب الكرة في حقيقة الأمر
    Hatta konferansa çok kısa bir süreliğine iştirak ettiniz. Open Subtitles في حقيقة الأمر، أنت لم تظهر إلا قليلا في المؤتمر
    İşin aslı, daha önce Maria Tura ismini de duymadım. Open Subtitles في حقيقة الأمر , فانني لم أكن قد سمعتُ بماريا تورا من قبل أيضاً
    Gerçek şu ki, bu canlılar oldukça narin ve kopabilen yaratıklardır. Open Subtitles في حقيقة الأمر . إنها مخلوقات هشة وتتقطع بسهولة
    Önce takdir edildim sonra eleştirildim ama en önemlisi şu ki; resmi oldum. TED في البدء تلقيت الثناء ثم النقد لكن في حقيقة الأمر أنني أصبحت رصينة
    gerçekte bunu hiç yapmak istemeyiz; evrenin içinde olmak isteriz, evrenin dışında duran diye bir şey yoktur çünkü. TED في حقيقة الأمر لا نريد أن نفعل هذا؛ نريد أن نرى داخل الكون، لأن الوقوف خارج الكون ليس شيئا حقيقيا.
    Esasında bu ilk. Open Subtitles في حقيقة الأمر هذه أول قضية لي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus