boğazından tüp saldık ve son birkaç saattir makine sayesinde nefes alıyor | Open Subtitles | وضعنا انبوبا في حلقه لقد تم وصله بأله تمده بالأكسجين قبل ساعتين |
Ray'i buraya diz çöktürdüm. Onu iki kez boğazından ve göğsünden vurdum. | Open Subtitles | جعلت راي يركع للأسفل هناك وأطلقت عليه طلقتين في حلقه وصدره |
Onu boğazından vurun ve yemesi için köpeklere atın. | Open Subtitles | أطلقي عليه النار في حلقه, ودعي الكلاب تأكله, لا اهتم. |
Otopsi uyuşmuyordu, ve Hendrix'in menajeri sigortadan para kazanmak umuduyla boğazında haplar ve kırmızı şarap olduğunu itiraf etti. | Open Subtitles | التشريح ناقض ذلك، فاعترف مديره بإقحام الحبوب والنبيذ الأحمر في حلقه على أمل أن يقبض بوليصة التأمين يا للروعة. |
Düşünmüyorum. Tek düşündüğüm göğsünde bir delik açmak. boğazında da bir delik açayım ki sonsuza kadar tek kelime edemesin. | Open Subtitles | إلى أن أغمد سلاحي في صدره وأحشر به ذلك الكلام المخزي في حلقه لأنه نطق بما يسوؤني هنا |
Kız gözün optik sinirini koparmadı, böylece gözün boğazından geçişini ve midesinde kısmen sindirilmiş kendi etini görebilecekti. | Open Subtitles | أبقتها متصله بالعصب البصري لكي يراها و هي في حلقه و ليرى لحمه المهضوم جزئياً |
Onu boğazından bıçakladın. Nasıl hayatta kalabildi ki? | Open Subtitles | طعنته في حلقه بسكين كيف يمكنه البقاء على قيد الحياة؟ |
Ağzını açınca bunu boğazından içeri akıt. | Open Subtitles | عندما يفتح فمه, صب هذا في حلقه. |
Persliler tarafından yakalandığında, boğazından aşağı erimiş altın boşalttıkları doğru mu? | Open Subtitles | . "عندما تم إعتقاله عن طريق "البارثيين هل حقاً صبوا له ذهب منصهر في حلقه ؟ |
boğazından içeri sıcak lateks döktü ve kalıbını çıkardı. | Open Subtitles | لقد سكب "اللايتكس" الساخن في حلقه وصنع قالبا. |
Bir beyazı boğazından vurdun. | Open Subtitles | لقد أطلقت النار على رجل أبيض في حلقه. |
Onu boğazından vurduğumda Button'dan çok büyük değildim. | Open Subtitles | لم أكن أكبر من ( بوتون ) كثيراً عندما ضربته في حلقه |
Ray'i buraya diz çöktürdüm. Onu iki kez boğazından ve göğsünden vurdum. | Open Subtitles | جعلت "راي" يركع للأسفل هناك و أصبته مرّتين , في حلقه و صدره . |
boğazından tek kurşun almış. | Open Subtitles | أُصيب بطلقة واحدة في حلقه |
Kırmızı Şeytanı boğazından vurdu. | Open Subtitles | الشيطان الأحمر تماماً في حلقه |
Onu boğazından vurdular. | Open Subtitles | أطلقوا عليه في حلقه |
boğazında plastik bir silah var. Hastaneye gitmeliyiz. | Open Subtitles | هناك قطعة بلاستيكية عالقة في حلقه سنذهب الى المستشفى |
boğazında bulduğum küçük dokuları test edeceğim. | Open Subtitles | على الالياف المجهرية التي وجدتها في حلقه |
boğazında ya da midesinde diş yok, demek ki yutmamış. | Open Subtitles | لا توجد سن في حلقه ولا في معدته، لذا هو لم يبتلعها. |
Muhtemelen hâlâ boğazında nefes alması için bir tüp var, ve midesinin yarısıyla, yemek borusunun bir bölümü alınmış, yani büyük bir yara vardır. | Open Subtitles | من المحتمل أن يوجد أنبوب , في حلقه ليتنفس منه , نصف معدته أزيلت و جزء من المرئ لذا ستوجد هناك ندبة كبيرة |
Sıradaki kişi de bir şey almadan geçip giderse lezzetli pastalarımın bir dilimi boğazında kalacak. | Open Subtitles | الشخص التالي الذي يمر من دون أن يشتري واحده من كعكاتي اللذيذه سوف يحصل على قطعه تختنق في حلقه |