O sırada, Dublin'deki Trinity Üniversitesinde klasikleri öğretiyordu. | TED | في ذلك الوقت، كان يدرّس الكلاسيكيات في كلية ترينتي في دبلن. |
Bilmem. 15 yaşımdayken, Dublin'deki kilisemizde vurulup öldürüldü. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لقد ضرب و قتل حينما كنت في الخامسة عشرة على درجات سلم كنيستنا في دبلن |
Biliyor musun, Dublin'deki Trinity Üniversitesi'nde öğrenciyken William Butler Yeats gibi olmak istiyordum. | Open Subtitles | انت تعرف عندما كنت طالبا جامعيا في كلية ترينيتي في دبلن اردت ان اكون كاتب معروف |
Dublin'de, ilk tanıştığımız zamanki gizli kimliğini anımsattı bana. | Open Subtitles | يذكرني بك وأنت متخفٍ في دبلن أول مرة التقيتك فيها |
Dublin'de o kızın Pakistanlı olduğunu öğrendiğinde, sen ona yenge demiştin. | Open Subtitles | في دبلن قلت عنها زوجة أخيك وعندما علمت أنها باكستانية |
Dublin'deki Paskalya Ayaklanmasına katılacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننت بأنك ستنضم للثورة في دبلن العيد الأخير |
Dublin'deki kalabalığı gördün. Hükümeti parmaklarında oynattılar. | Open Subtitles | لقد رأيت الحشد الذي كان في دبلن إنهم يمتلكون تأييد الحكومة |
(Gülüşmeler) Dublin'deki toplu taşımacılığı bilmeyen herkes için, esasen bizim şehirle birlikte büyüyen bu yerel otobüs sistemimiz var. | TED | لكل من لا يعرفون المواصلات العامة هنا في دبلن لدينا أساسا نظام الحافلات المحلية الذي ينمو مع المدينة و مع اتساع الضواحي |
Sonra Fi'nin Dublin'deki insanlarla temasa geçtiği haberleri yayıldı. | Open Subtitles | ثم انتشر الخبر . كانت "في" على اتصال بأشخاص في دبلن |
Artık toplu taşıma konusuna geldik, ve burada Dublin'deki toplu taşıma da biraz hassas bir konu. | TED | الآن و قد وصلنا إلى موضوع المواصلات العامة و المواصلات العامة هنا في دبلن موضوع شائك (ضحك) |
Bense müdür. En son Dublin'deki müzede görevliydim. | Open Subtitles | أنا أمينة متحف (آخر مرة نظرت، المتحف كان في (دبلن |
Burası şu anda Dublin'deki en güvenli ev. | Open Subtitles | إنه البيت الأكثر أماناً الآن في (دبلن). |
Dublin'deki organize suç şebekesi ile ilgili | Open Subtitles | "تحقيقات واسعة بشأن الجريمة المنظمة... في (دبلن)..." |
Belki de Dublin'deki. | Open Subtitles | ربما في "دبلن" بأكملها |
- Sen bana- Dublin'deki barda konuşmayı teklif etmiştin, hatırladın mı? | Open Subtitles | أتذكرين تلك الحانة في (دبلن)؟ |
Dublin'de Windmill Lane'deydik. Yağmur yağıyordu. | Open Subtitles | و كنا في طاحونة لين في دبلن و كان الجو ماطراً |
Yaklaşık 12 yıl önce Dublin'de bir vapur iskelesine vardım, profesyonel bir yabancı, baktığınız zaman ve eminim daha önce hepinizin böyle bir tecrübesi oldu, değil mi? | TED | إذًا انجرفت إلى ميناء المعديات في دبلن قبل حوالي 12 سنة، احترف الاغتراب إذا صح لنا أن نقول وأنا متأكد من أن جميعكم قد مر بهذه الخبرة من قبل، أليس صحيح؟ |
Dublin'de doğan Beckett, tiyatro şiir ve nesir yazarak yaşadığı Paris'ten önce İngilizce, Fransızca ve İtalyanca okudu. | TED | وُلد بيكيت في دبلن ودرس اللغات الإنغليزية، الفرنسية والإيطالية قبل انتقاله لباريس، حيث أمضى معظم حياته يكتب المسرحيات، الشعر والنثر. |
Dublin'de yaşıyor. Orada böyle bir oyuncak bulamaz. | Open Subtitles | يعيش في " دبلن " لا أجد ألعاباَ مثلها هناك |
Dublin'de oldu. Büyük bir kutlama istemediler. | Open Subtitles | كان في دبلن.لم يرغبوا في حفل كبير |