5 yıl önce, Denver'da bir mağazada hırsızlık yapmaktan sanık olmuş. | Open Subtitles | قبل خمس سنوات كانت متهمة بالمشاركة في قضية كبرى في دنفر |
Bu tür bir sınıf ayrımı yasal ve sadece Denver'da görülen bir problem değil. | TED | هذا الشكل من التمييز الطبقي قانوني، وليس مشكلة في دنفر فقط. |
Denver'da elinizdeki için her şeyini verebilecek yarım milyon sefil insan var. | Open Subtitles | هناك نصف مليون الفزاعات في دنفر أن تعطي أي شيء لاطعامك |
Ve kanuna göre maden anlaşmazlıklarına sadece Denver'daki federal hakim bakıyor. | Open Subtitles | و القانون يقول كل نزاعات الحقوق المعدنية سوف تقام في دنفر من قبل القاضي الفيديرالي |
Denver'daki zengin bir duldan zorla para almış. -Hiç boş durmamış. | Open Subtitles | انتزاع اموال من ارملة غنية في دنفر |
Bugün burada Denver'da devlerin gölgesinde toplanmış bulunuyoruz. | Open Subtitles | نجتمع هنا اليوم في دنفر بحماية العمالقة. |
Annenin Denver'da olduğunu bilmiyordum. Denver'da değildi. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن والدتك في دنفر انها لم تكن في دنفر |
Sonra adını onun Denver'da geçirdiği bir cerrahi prosedürde aranacak kişi olarak gördüm. | Open Subtitles | ثم رأيت اسمك كموظفة الإتصال الطارئ لإجراء العمليات الجراحية التي قام بها في دنفر |
Biliyorsun, Seattle'da bir dairem var Denver'da nişanlım var. | Open Subtitles | كما تعلمين، لديّ تلك الشقة في سياتل والخطيب في دنفر |
Denver'da iyi paraya iyi striptizci memesi görebilirsin. | Open Subtitles | الكثير من الراقصات في دنفر سيحصلون على أثداء جديدة |
Bay Messi bir gösteri maçı için Denver'da. | Open Subtitles | السيد ميسي في دنفر لعب مباراة استعراضية، |
Bu Faye. 13 yaşında ve Denver'da yaşıyor. | TED | هذه فاي, عمرها 13 عام وتعيش في دنفر |
Memleketim Denver'da kendi kulübümü açacağım. | Open Subtitles | ظهري النادي الخاصة الرئيسية في دنفر. |
Seni yeniden Denver'da görmek çok güzel Lynn. | Open Subtitles | انه لشيء رائع أن يكون لك نسخ في دنفر ، لين . |
Başkan bugün Denver'da seçim kampanyasındaydı. | Open Subtitles | كان الرئيس يجري حملته اليوم في دنفر. |
Bize, Denver'da ne aradığınızı söyler misiniz, çocuklar. | Open Subtitles | الأن اخبرونا ما الذي تفعلونه هنا في "دنفر"، يا شباب؟ |
Haşişi Denver'daki otomatik satış makinesinden alabilirim. | Open Subtitles | أتمكن من شراء الماريجوانا في آلة البيع في دنفر! |
Ayrıca bana şu Denver'daki dostundan bahsetmiyor muydun? Saçkıranı olan pot tarlası olan? | Open Subtitles | يظل خياراً أفضل من السجن "أولم تخبرني عن صديقك في "دنفر |
Denver'daki yeni yarı profesyonel takım için seçmelerim var. | Open Subtitles | لقد حصلت على تجربة اداء... مع فريق نصف محترف في دنفر. |
Denver'daki bir çiftten, oğullarını geri almak için 5 milyonluk fidye istenmiş. | Open Subtitles | زوجان في دنفر تلقى فقط طلب فدية 5 ملايين $ للحصول على ابنهما الظهر. |
Merritt Hawkins'in çalışmasına göre Denver'daki aile hekimlerinin sadece yüzde 20'si bu hastaların herhangi birine bakmayı kabul ediyor. | TED | دراسة قام بها ميريت هاوكينز وجدت أن 20% فقط من أطباء الأسرة في دنفر يقبلون بمعالجة المستفيدين من برنامج (ميديكيد). |