"في ذات الوقت" - Traduction Arabe en Turc

    • aynı anda
        
    • aynı zamanda
        
    • aynı saatte
        
    • varken bir de
        
    Hayal edin eğer aynı anda birden fazla yerde bulunabilseydiniz, bu nasıl bir şey olurdu? TED تخيل ان تكون في مكانين في ذات الوقت كيف سيبدو ذلك لك ..
    Hiç kimse bu sırrı bilmiyordu, ancak yüksek hız bir yusufçuğun dört kanadını da aynı anda farklı yönlerde hareket ettirebildiğini gösteriyor. TED كنا نجهل ذلك ولكن التصوير السريع يظهر أنه بإمكان اليعسوب تحريك أجنحته الأربعة باتجاهات مختلفة في ذات الوقت.
    aynı anda bu boyutların ikisinde de hayal kurmayı idrak edemiyoruz. TED ولا يمكننا تصور حياة تجمع بين الإثنين في ذات الوقت.
    Bunun yerine, alternatifler aşağı yukarı aynı değerde, değerleri aşağı yukarı aynı düzeyde ama aynı zamanda da farklı çeşitlerde değere sahip. TED بدلًا عن ذلك، فإن البدائل هي بنفس حارة القيم، بنفس رابطة القيم، بينما تكون في ذات الوقت مختلفة جدًا في نوع القيمة.
    aynı zamanda, nefes alırken kendi eserimi solumamaya dikkat etmem lazım. TED ويجب علي أن أكون حذرا ألا أستنشق عملي في ذات الوقت.
    Fakat aynı anda arkadaşlarım ve ailemle de sürekli irtibatta kalabiliyorum. TED ولكنها في ذات الوقت تبقيني على اتصال بأصدقائي وعائلتي.
    aynı anda hem toplu, hem de bireysel. TED يجمع ذلك ما بين النظام الجماعي والفردي في ذات الوقت.
    Turnuvanın galibi bir çift amatör Amerikan satranç oyuncusuydu ve aynı anda üç sıradan bilgisayar kullanıyorlardı. TED كان الفائزون هما لاعبان أمريكيان من هواة الشطرنج يشغّلان ثلاثة حواسيب عادية في ذات الوقت.
    aynı anda hem oyun alanında hem de Twitter'da olabilirdim. TED بإمكاني أن أكون في ساحة الألعاب وعلى توتير في ذات الوقت.
    aynı anda bir çok iş yapabildiğini düşünüyorum. TED أنه السبب وراء قدرة النساء على أداء عدة مهام في ذات الوقت
    Eğer iki güneş aynı anda doğsaydı ne... olurdu hep öğrenmek istemişti. Open Subtitles يريد ان يعرف لو اشرقت شمسين في ذات الوقت
    Pek çok köylüyü merak ettirmiş. Onları aynı anda bir odada toplamış ve değerli eşyalarını almaya çalışmış. Open Subtitles جذب فضول الكثير من الأشخاص المحليين ووضعهم في غرفة واحدة في ذات الوقت
    Ne diyeceğim, aynı anda tüm kulaklıkları kapatabiliriz. Open Subtitles ما رأيكِ في أن نهاجم السماعات في ذات الوقت ؟
    Bevin bunun üzerine aynı zamanda Fransızcayı beraberinde getirmesini, memnuniyetle karşıladı. Open Subtitles أغتنم بيفن هذا الخطاب وأقنع الفرنسيين في ذات الوقت بالترحيب بالمشروع
    Ama aynı zamanda, deneyin çalışması için iyi bir sezgiyede ihtiyacımız var. TED ولكن في ذات الوقت فنحن نحتاج كماً جيداً من البداهة لكي ننجح في تجاربنا
    aynı zamanda bu hayvanları besleyebileceğimiz milyonlarca ton yemek atığımız varken bunu yapıyoruz. TED في ذات الوقت نحن نرمي ملايين الأطنان من مخلفات الطعام التي يمكننا أن نطعمها الماشية ولابد لنا أن نفعل.
    Bununla birlikte aynı zamanda hâli hazırdaki aynı miktar tarım alanını da tuzlanma ve erezyonla kaybediyoruz. TED مع أننا في ذات الوقت نفقد كمية مساوية من الأراضي الصالحة للزراعة بفعل التصحر و التعرية.
    Ve tam burada, yaklaşık 10,000 yıl önce iki olağanüstü keşif, tarım ve şehircilik, gerçekleşti. Yaklaşık olarak aynı yerde ve aynı zamanda. TED و هنا قبل حوالي 10,000 سنة إختراعان رائعان الزراعة و التمدن , حدثا معاً في ذات المكان ,و في ذات الوقت.
    Bu bizim evde yok. Duş ve banyo aynı zamanda. Open Subtitles لم أحصل على شيء هكذا في الديار ، دش و حمام في ذات الوقت
    Yemek olmasa bile, saatin kaç olduğunu bilmesem bile her gün aynı saatte öğle yemeği yiyordum. Open Subtitles تناولت الغداء في ذات الوقت كل يوم، حتى عندما لم أكن أملك أية طعام، رغم ذلك لم أملك أدنى فكرة عن الوقت
    Neden bunlar varken bir de parti hazırladın? Open Subtitles لماذا خططت لاقامة الحفلة في ذات الوقت ؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus