8 yaşındaydın. O zamanlar annen için neyin önemli olduğunu bilecek yaşta değildin. | Open Subtitles | كنت بالثامنة، ولا أظنّكَ كنت في سنّ يخوّلك معرفة أهم شيء بالنسبة لأمك. |
Ama farkediyorum ki, Aaron, öğrenmeyi çok genç yaşta öğrenmişti. | Open Subtitles | أدركتُ أنَّ هارون تعلّم كيف يتعلّم في سنّ مبكرة جدًا |
Bu hafızanın daha küçük yaşta gelişmesini sağlayacaktır. | Open Subtitles | لذا نعتقد أن هذا سيُساهم في تطوير الذاكرة في سنّ مبكرة. |
Biz de engelleyici hormonla testesteronu durdurduk ama östrojeni 16 yaşındayken değil de 13 yaşındayken verdik. | TED | إذاً قمنا بإعاقة هرمون التيستوستيرون لديها بواسطة هرمون معيق ولكننا أضفنا الأستروجين في سنّ 13 وليس 16 |
63 yaşındayken bile kalbimin kırılacağını asla düşünmezdim. | Open Subtitles | لم أتصوّر أنّه في سنّ الـ63، سيكون بوسع قلبي أن ينفطر |
63 yaşımda bile hâlâ kalbimin kırılabileceği aklımın ucundan geçmezdi. | Open Subtitles | لم أتصوّر أنّه في سنّ الـ63، سيكون بوسع قلبي أن ينفطر |
Daha da kötüsü, kız 5 yaşına geldiğinde babası öldü. | Open Subtitles | و الأسوء في الأمر، أن والدها قد مات و هي في سنّ الخامسة. |
14 yaşındaki bir çocuğu hastanelik etseler bile mi? | Open Subtitles | حتى لو وضعوا فتى في سنّ الـ 14 في حالة حرجة |
Ve o anda ben 8 yaşında olup da görebileceğin en kızgın kişiydim. | Open Subtitles | وكنتُ أشدّ فتاة غضباً قد تراها في سنّ الثامنة |
Hoş bir kız. Üniversiteye gidebilecek yaşta duruyor. | Open Subtitles | فتاه جميلة ، في سنّ الجامعة ، على حد قولي. |
Ayrıca, genç yaşta hata yakmak doğal bir şey. | Open Subtitles | بالإضافة، الأخطاء تعتبر شيء عاديّ في سنّ المبكر. |
Çok genç yaşta avlanmayı ve öldürmeyi öğrendin değil mi Elspeth? | Open Subtitles | تعلّمتِ كيفيّة الإصطياد والقتل في سنّ مبكّرة، أليس كذلك يا (إليزابيث)؟ |
O kadar küçük yaşta böyle bir şeyi görünce, karanlık iyice derinlere işledi. | Open Subtitles | رؤيتي ذلك في سنّ صغير... توغّلت فيّ الظلمة... |
Yaşadıkların çok ağır ve çok erken yaşta olmuş şeyler. | Open Subtitles | "ما حدث كان شديد الوطأة وتغلغل فيكَ في سنّ مبكّرة جدًّا" |
12 yaşındayken babanın biyolojik baban olmadığını anlamışsın. | Open Subtitles | في سنّ الثانية عشرة اكتشفتَ أنَّ والدكَ لم يكن والدك الحقيقي |
Kocası 40 yaşındayken kalp krizinden ölmüş. | Open Subtitles | مات زوجها جرّاء أزمة قلبيّة في سنّ الأربعين |
On yaşındayken, not ortalaması gerçekten çok düşüktü. | Open Subtitles | في سنّ العاشرة، كانت بطاقتها الائتمانية منخفضة جداً |
...henüz yirmi üç yaşındayken bir vanilya fıçısının altında kaldı. | Open Subtitles | التي تحطّمت بسبب برميل فانيللا ... في سنّ العطاء من عمر الثالثة والعشرين |
Ben hayatımın aşkıyla 16 yaşımda evlendim. - Yaptığım en iyi şeydi. | Open Subtitles | تزوّجتُ في سنّ الـ 16 بحبّ حياتي، و هو أفضل ما قمتُ به قطّ. |
Yedi yaşımda ailemden alınıp devlet tetikçisi olmak üzere eğitildim. | Open Subtitles | في سنّ السّابعة، تمّ ابعادي عن أوليائي وتدريبي لأصبح قاتلاً حكومياً. |