Ne var ki 10 Aralık 1996 sabahı uyandığımda benim de kendime ait bir beyin hastalığım olduğunu keşfettim. | TED | ولكن في صبيحة يوم 10 ديسمبر عام 1996، استيقظت لاكتشف أن لدي اضطراب بالمخ. |
Annem, onunla evlendiği günün sabahı annesi büyük bir hata yaptığını söylemiş. | Open Subtitles | أتتذكر اليوم الذي تزوجت فيه أمي في صبيحة اليوم التالي أخبرتها أمها أنها إرتكبت خطاً |
Noel sabahı bütün ebeveynler yorgun görünmez mi? | Open Subtitles | الا يبدو وكل الاباء متعبين في صبيحة الميلاد؟ |
Ama Noel sabahı küçük bir barda uyuyordum. | Open Subtitles | ولكن في صبيحة عيد الميلاد كنت نائماً في تلك الحانة الصغيرة |
Pazartesi sabahı erkenden büyük jürinin karşısına çıkaracaklar. | Open Subtitles | في صبيحة يوم الإثنين الباكر سيقوم بعرضها أمام هيئة المحكمة |
Hollis, Noel sabahı gelmiş Noel Baba gibi umut ve hayal dağıtıyordu. | Open Subtitles | لقد حقق هوليس الأحلام والأمنيات كأنه سانتا كلوز في صبيحة الميلاد. |
Noel sabahı, senin o komplocu ağzına bok dolduracağım. | Open Subtitles | سأحشو فمكِ المتآمر بالقاذورات في صبيحة أعياد الميلاد. |
Pazar sabahı, dinamit patladı dört küçük kız öldü, yirmi siyahi yaralandı. | Open Subtitles | انفجار ديناميت في صبيحة يوم الأحد أودى بحياة 4 فتيات صغيرات وجرح عشرين آخرين من الزنوج. |
Ama o Pazar sabahı komik bir şey oldu. | TED | لكن شئ مضحك حدث في صبيحة يوم الأحد. |
Hepimizin anlattığı hikayelerde Noel sabahı çocukların sonunda kutularla içindeki oyuncaklardan daha çok oynadığı vardır. | TED | جميعنا أخبرنا قصصا عن أطفالنا في صبيحة الميلاد وكيف أنهم لعبوا بعلب الهدايا أكثر بكثير مما لعبوا بالهدايا نفسها الموجودة داخلها. |
Noel sabahı Tim ve kardeşlerinin benimle sevişmesine izin verdim.. | Open Subtitles | لقد سمحت "لتيم" وأخوته أن يتناوبوا النوم معي في صبيحة يوم عيد الميلاد |
Bu yüzden, 24 Haziran sabahı uyandığımda ülkemin Avrupa Birliği'nden ayrılma oyu verdiğini görmek, başbakanımın istifa etmesi, İskoçya'nın da Birleşik Krallık'ın sonunu getirecek ayrılma referandumunu değerlendirmesi beni son derece şaşırttı. | TED | لذلك كان الأمر بمثابة صدمة هائلة بالنسبة لي عندما استقيظت في صبيحة الرابع والعشرين من شهر يونيو لأكتشف أن بلادي صوتت لصالح مغادرة الإتحاد الأوروبي، وأن رئيس وزرائي استقال، وأن سكتلندا تنظر في أمر الإستفتاء مجدداً، الشيء الذي قد يعني نهاية المملكة المتحدة تماماً. |
25. doğum günümün sabahı yurt penceremden baktım, dışarıda park etmiş benim adıma kayıtlı klasik bir Harley duruyordu. | Open Subtitles | في صبيحة عيد ميلادي الـ25 ألقيت نظرة من النافذة و كان راكّناً خارجاً بـ(هارلي) كلاسيكية مسجلة بإسمي |
Jimmy'nin Cuma sabahı sana mesaj atma sebebi bu değil miydi? | Open Subtitles | (أليس هذا سبب مراسلة (جيمي لك في صبيحة يوم الأحد؟ |
Aynen. Olay sabahı. | Open Subtitles | {محمد محمود} أجل، في صبيحة الحادث |